Abstract:
AMAÇ: Acil cerrahi servislerinde sık karşılaşılan karına penetre delici kesici alet yaralanmalarında (DKAY) tedavi yaklaşımı, zaman içinde rutin eksploratis laparotomiden selektif konservatif yaklaşıma doğru değişim göstermiştir. Konservatif yaklaşımda fizik muayene, laboratuar ve görüntüleme sonuçlarına göre laparotomi kararı verilir. Çalışmamızın amacı karın anterior bölgesine penetre DKAY'lı hastalarımızın takip ve tedavi sonuçlarının irdelenmesidir. YÖNTEMLER: Nisan 2009 - Kasım 2011 tarihleri arasında karın anterior bölgesine penetre DKAY' sı olan ve acil cerrahi ünitesine başvuran hastalar prospektif olarak incelendi. Hemodinamisi stabil, akut karın bulguları olmayan hastalar konservatif tedaviye alınırken, hemodinamisi instabil ve/veya akut karın bulguları olan hastalara acil laparotomi yapıldı. Yaralanmanın lokalizasyonu, zamanlaması (acil,erken,geç), laparotomi bulguları (terapötik,nonterapötik,negatif) ve tedavi sonuçları değerlendirildi. BULGULAR: Toplam 85 hasta çalışmaya dahil edildi. İlk değerlendirme sonucunda hemodinamisi stabil olan ve peritonit bulguları olmayan 80 hasta konservatif tedaviye (grup 1) alınırken, 5 hastaya acil laparotomi (grup 2) uygulandı. Grup 1'de 11 hastaya erken, 5 hastaya geç dönemde laparotomi yapıldı. Bu grupda ki hastaların 13'ünde laparotomi terapötik, 2'sinde nonterapötik ve 1'inde negatif idi. Grup 2'de laparotomi endikasyonları; 3 hastada akut batın, 1 hastada hemodinamik instabilite ve 1 hastada organ eviserasyonu idi. Bu grup da 4 terapötik, 1 negatif laparotomi yapılırken bir hasta peroperatif exitus oldu. SONUÇ: Bu çalışmada 64 hastaya (% 75) konservatif tedavi, 21 hastaya (% 25) laparotomi uygulandı. Laparotomilerin; 17'si (% 80) terapötik, 2'si (%10) nonterapötik ve 2'si (%10) negatif idi. Klinik takip ve tanı metodlarının birlikte kullanımı gereksiz laparotomi oranlarını azaltmaktadır. OBJECTIVE: Penetrating anterior abdominal stab injuries (PAASI), frequently encountered in Emergency Unit and traditionally managed with mandatory laparotomy, are nowadays managed conservatively. The decision of laparotomy is based on physical examination, laboratory and imaging results during follow-up. The purpose of this study was to analyze the outcome of patients with PAASI. METHODS: From April 2009 to November 2011, patients with diagnosis of PAASI admitted in Emergency Unit were prospectively included in the study. While hemodinamically stable patients without signs of peritonitis were managed conservatively, unstable and/or patients with signs of peritonitis underwent emergency laparotomy. Location of the injury, type of management (emergency, early, late), laparotomy findings (therapeutic, non-therapeutic, negative), and treatment results were analyzed. RESULTS: Totally 85 patients were included in the study. Hemodynamically stable 80 patients without signs of peritonitis were treated conservatively (group 1), while emergency laparotomy was performed in 5 patients (group 2). In group 1, early laparotomy was performed in 11 patients and late laparotomy in 5 patients. Totally 13 therapeutic, 2 nontherapeutic and 1 negative laparotomy were performed. In Group 2, the indications for laparotomy were acute abdomen (n=3), hemodynamic instability (n=1), and organ evisceration (n=1). Group 2 included 4 therapeutic, 1 negative laparotomy and in this group 1 patient died intraoperatively. CONCLUSION: In this study, 64 patients (75%) were managed conservatively, whereas 21 patients (25%) underwent laparotomy, including 17 therapeutic (80%), 2 nontherapeutic (% 10) and 2 negative (10%). Clinical follow-up and use of diagnostic methods decrease the rate of unnecessary laparotomy.