DSpace Repository

Altkültürler ve sokak sanatı

Show simple item record

dc.contributor.author Karaaslan, Elvin
dc.date.accessioned 2015-11-24T16:43:45Z NULL
dc.date.available 2015-11-24T16:43:45Z NULL
dc.date.issued 2008
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/20.500.12397/9784 NULL
dc.description.abstract Sokak sanatı kamu alanlarını yeniden düzenler ve yapılan çalışmalar yoluyla bu alanları, izleyiciye küçük mesajlar ileten mekanlar haline getirir. Amacı ise; genel bir tabirle reklam verenler ve büyük kuruluşlar tarafından satın alınmış alanları geri almak ve bu alanların dinamiklerini bir takım görseller kullanarak değiştirmek olduğu söylenebilir. Sokak sanatçıları tasvirlerini reklamcılık dünyasına karşı bir güç olarak görürler. Özetle, herkesin görebileceği yerlerde yapılan anonim provakasyonlar denilebilir. Sokak sanatını yorumlamak için onu kapitalist metropoller arasında oluşan gettolar ve ondan türemiş alt kültürlerle ilişkilendirmek sağlıklı olacaktır. 80'lerin başında, sokak sanatçıları New York sanat aleminin dikkatini çekmeden çok önce de, radikal sanat gelenekleri sokakta işler üretmişti. Dada, Sürrealizm, Fluxus, Sitüasyonalistler gibi öncü sanat akımları happeningler aracılığıyla sanatı sokağa taşımıştı. Walter Benjamin ve gündelik hayatın içindeki olağanüstünün peşine düşen Sürrealistler, psikocoğrafya araştırmalarına girip kenti yeniden keşfetme çağrısı yapan Sitüasyonistlere ve hatta punk altkültürüne kadar uzanan bir yol… Bunların yansımaları ise güncel sokak sanatında devam etmekte. Böylelikle sanat ile hayat arasındaki uçurum artık sokak sanatçıları tarafından aşılmaya çalışılmakta. 20.yy modern sanatının ve öncellerinin bir verisi olan sosyal alana açılma çabası günümüzde hala devam etmektedir. Günümüz sanatında sokaklar bir çok sanatçı tarafından galerilere oranla daha geniş bir platform ve sanat-hayat veya sanatçı-izleyici arasında daha güçlü bir iletişim sunması açısından tercih edilmektedir. Ancak sokak sanatına dair üretimlerin bir galeri mekanına yerleştirilmesi onun ‘sokak' bağlamından koparılması anlamına gelmektedir. Sokak sanatı, bildirinin izleyici ile sokakta direkt iletişime geçmesine dayalı bir gerçekliğe sahiptir. Sanatçılar, bu şekilde kent hayatına dahil olup onu sahiplenmektedirler. 2000'li yılların güncel sanat pratiğinde hayatla bağ kurma, toplumsal dışlanma biçimlerine yönelik başkaldırı yolları arayışlarında somut çabalar, bu tarzda şekillenmektedir. Egemen yüksek sanat normlarına; cinsel, ırksal, sınıfsal ayrımcılığa karşı kendi sözünü, işini dolaşıma sokmak için alternatif arayışların sürmesi ve bu arayışlar çerçevesinde sanatçıların galerilerden ziyade sokaklara yönelmesi sanat ile hayat arasında kuvvetli bir bağ oluşmasını sağlamaktadır. Street art reorganizes the public spaces and through installations, converts them into media that convey messages to the spectators. The aim is to reclaim the public space from the corporations that utilize the space for advertising purposes via visual works that change the dynamics of the space. Street artists regard their expressions as a means of empowerment against the world of advertising. To sum up, it is possible to argue that street art is an anonymous provocation carried out in public spaces. To appreciate street art, it is necessary to relate it to the ghettos surrounding metropolises and to the subcultures deriving from these ghettos. In the early 80's, even before street artists caught the attention of the New York art scene, many other art "traditions" had produced art works on the streets. Avant-garde trends such as Dada, Surrealism, Fluxus, and Situationism carried their works through happenings. A path that leads to Walter Benjamin; to the surrealists, who sought the surreal in everyday life; to the Situatinists who called for a re-discovery of the city through psycho-geographic research and even to the punk subculture…Their repercussions can still be traced in the contemporary street art. Hence, the gap between art and life is being overcome by street artists. The effort to open up to social space, which is a given of the 20th Century modern art and its predecessors, still continues today. In contemporary art, streets are being preferred to galleries by many artists as they offer a larger platform and a stronger link between life and art or the artist and the spectator. However, placing the products of street art in art galleries entails displacing them out of their street context. Street art possesses a reality that is based on communicating the message directly to the spectator. By virtue of participating in city life, the artists claim the city life their own. In the contemporary artistic practice of the 2000's connection with life and concrete efforts in search of ways of rebellion against forms of social exclusion are being shaped in this fashion. Persistence of alternative searches for introducing your work and word into circulation against dominant high artistic norms; against sexual, racial, class based segregation and the artist's preference of streets over the galleries within the context of these alternative searches leads to creating a strong bond between life and art. en_US
dc.language.iso tr en_US
dc.publisher DEÜ Güzel Sanatlar Enstitüsü en_US
dc.subject Altkültür=Subcultur Galeriler=Galeries en_US
dc.title Altkültürler ve sokak sanatı en_US
dc.title.alternative Subcultures and street art en_US
dc.type Thesis en_US


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

Search DSpace


Advanced Search

Browse

My Account