dc.description.abstract |
Betin Güneş'in "Hayriye Hala" başlıklı 6. Senfoni'si, çalgılamasında kullanılan vurmalı çalgılar ve bu çalgıların biçemsel kullanımı açısından farklı uygulamalar ve yenilikler barındıran bir yapıttır. Bestecinin, büyük bir sevgiyle bağlı olduğu halasının vefatından sonra bestelediği ve halasına adadığı bu yapıtta, vurmalı çalgılar oldukça önemli ve sıra dışı görevler üstlenmişlerdir. Yapıt, yaklaşık otuz adet vurmalı çalgıdan meydana gelen oldukça geniş bir vurmalı çalgılar grubu barındırır. Orkestral kullanımda standartlaşmış bir biçimde kullanılan timpani, büyük davul, trampet ve üçgen zil gibi çalgıların yanı sıra, Güney Amerika, Afrika ve Asya kökenli bazı çalgılar da vurmalı çalgılar grubu içerisinde kullanılmıştır. Rainstick (yağmur çubuğu), slapstick (kamçı), cowbell (inek çanı) ve gemi çanı gibi orkestra yazısında standart olarak kullanılmayan çalgılar bunlardan bazılarıdır. Çalgılamasındaki bu çeşitliliğin dışında, rastlamsallık, tınısallık, grafik notalama ve serbest doğaçlama gibi 20. yüzyıl müziğinin belli başlı akımlarının yapıtın yazı dili içerisinde özümsenmesi ve bu çerçeve içerisinde vurmalı çalgıların önemli işlevler üstlenmesi "Hayriye Hala" senfonisini hem vurmalı çalgılar hem de 20. yüzyıl senfoni dağarı içerisinde ayrıcalıklı bir yere oturtmaktadır. Birinci ve beşinci bölümlerde, vurmalı çalgılar tartımsal vurguları desteklemenin yanı sıra, salt tınısal özelliklerinden dolayı da kullanılmış, orkestral yazıda yaylı ve üflemeli çalgılar gruplarına karşı farklı bir katman oluşturarak bağımsız bir şekilde hareket etmiştir. Besteci, yapıtın son bölümü olan beşinci bölümde küçük, orta ve büyük boylarda toplam 20 tane gong ile diyatonik ve kromatik diziler oluşturarak bu çalgılara ezgisel görevler vermiştir. 6. Senfoni'nin dördüncü bölümü, senfonik yazıda örneğine rastlanmayan bir uygulama sergiler: yaylı çalgılar, tahta ve bakır üflemeli çalgılar gruplarındaki müzisyenler de, vurmalı çalgı olarak işlev görebilecek her türlü objeyi kullanarak vurmalı çalgılar grubunun bir üyesi haline gelirler. Tencere kapağı, herhangi bir metal ya da tahta obje bu müzisyenler tarafından kullanılabilmektedir. Diğer bir anlatımla, tüm senfoni orkestrası devasa bir vurmalı çalgılar topluluğuna dönüşmüştür. Bu bölüm, hem vurmalı çalgıların kullanımı hem de yapıtın dramatik yükselişi açısından senfoninin merkez noktası olmuştur. Tüm bu sebeplerden dolayı, Betin Güneş'in 6. Senfoni'sinde kullanılan vurmalı çalgılar grubu, müzikal anlamda orkestradaki diğer gruplardan daha önemli bir yere sahip olmuştur. 27 Mart 1999'da gerçekleştirilen ilk performansının üzerinden henüz on sene geçen bu yeni yapıt, ekstra-müzikal içeriği ve vurmalı çalgıları eksen noktası olarak barındırması bakımından 20. yüzyıl senfonik dağarı içerisindeki özel yerini çoktan almaya başlamıştır. Betin Gunes's 6th Symphony, entitled "Aunt Hayriye," is a work that incorporates unusual practices and innovations in terms of the percussion instruments employed in the work's instrumentation and the stylistic use of these instruments. In this work, which was composed after the death of Betin Gunes's beloved aunt, Hayriye, the percussion section undertakes extremely important and uncommon tasks. The work accommodates a very large percussion section with approximately thirty different instruments. In addition to standardized instruments such as timpani, bass drum, snare drum and triangle; South America, Africa and Asia originated non-standardized percussions such as rainstick, slapstick, cowbell and ship-bell are used as well. Besides the variety in the instrumentation, absorption of major compositional trends like indeterminacy, graphic notation and free improvisation in the work and, in this context, the role of the percussion section places "Aunt Hayriye" Symphony in a particular place within both percussion and symphony repertory of the late twentieth century. In the first and fifth movements, percussion instruments are used mainly for their sonic traits as well as for their function to highlight rhythmical accents, motioning freely and forming an independent layer against the string and wind instruments within the orchestral texture. In the fifth movement, which is the last one, the composer utilizes 20 gongs of small, medium and large sizes and gives them melodic tasks by generating diatonic and chromatic scales. The fourth movement of the 6th Symphony exhibits a practice virtually unknown to symphonic writing: performers of the string and wind sections turn into percussionists by using any object that has a percussive quality. Lid of a pot, any metal or sound-producing wooden object can be used by the performers for this purpose. In other words, the whole symphony orchestra grows to be a gigantic percussion ensemble. Due to the particular use of the percussion instruments as well as the dramatic increase of the work, the fourth movement becomes the focal point of the whole symphony. As a consequence, the percussion section in the 6th Symphony musically maintains a more central position comparing to other sections of the orchestra. Thanks to its extra-musical content and to the fact that the percussion instruments are treated as the work's sonic departure point, this work, which was premiered ten years ago on March 27, 1999, has already begun to establish its unique place within the late 20th Century symphonic repertory. |
en_US |