Abstract:
Duygular aracılığıyla biçimlenen düşünceler edimleri, edimlerse belleği biçimlendirirken, sanat, söz konusu belleğin anlatıma aktarımının aracısı olarak işlev kazanmıştır. İnsanlık temsilcisi bu olgu, değişkendir. Çünkü toplumsal durumlar değişkendir. Toplumsal gerçeklerin tanınmasına olanak yaratan sanat, yazgıya boyun eğişi sonlandıran bir başkaldırı kaynağıdır. Görmezden gelinen gerçeklerin ve yazgının değiştirilebilme olasılığına dikkat çeker. Yarattığı bilinç düzeyiyle toplumların sanatsal gereksinimlerinin vazgeçilmezliğine vurgu yaparken, sanatın sonsuz açılımlarına da kaynaklık eder. Toplumsal yaşamı dengeleyici rolüyle sanat, vazgeçilmez bir araç olarak varlık göstermiş ve toplumun bilişsel donanımına katkı sağlamıştır. Toplumsal örgütlenme bilişsel özgürlükle sağlanabilirken, bilişsel özgürlükse sanatsal verilerle donatılmış toplumsal yaşamla olasıdır. Derinlemesine incelemenin yorumlanma biçimi olarak nitelenebilen eleştiri; yergi, yargı olgularına karşı, beğeni, övgü olgularını da içeriğinde barındırmakta ve sanatsal yapıtı mercek altında tutmaktadır. Sanat yapıtının eleştiri aşamasında ait olduğu zaman-uzam ikilisinin eleştirinin gerçekleştirildiği aşamadaki zamanuzam ikilisiyle ilişkisi, eleştirinin nesnelliğine ilişkin öngörü yaratmaktadır. Sanatın toplum biçimlendirici yükümlülüğü, sanata yapılan eleştiriyi de topluma hizmet anlayışına dayandırmaktadır. Eleştiri yalnızca yerme odaklı kurgulansa bile iyileştirici bir nitelik taşımaktadır. Ancak kimi durumda yapıcı eleştirinin kaçırılan limitleri olası yıkıcı eleştiriye dönüştürülebilmekte ve eleştirinin topluma karşı yükümlülüğünde sapma yaşanabilmektedir. Bu sonuç kimileyin sanatı, sanatçının yaşamı kadar toplum yaşamından da soyutlamaya değin uzanabilmektedir. Aradaki hassas dengenin neden olabileceği son, elbette hoşnutsuzluk gerekçesidir. Bu çalışma sanatsal verilerle desteklenmiş eğitim süreciyle edinilen güçle beslenen ve eleştirel bakışın, bilişsel farkındalıkla toplumsal yaşama uyumlandırılma gerekliliğine vurgu yapar nitelikte kurgulanmıştır. While thoughts that are shaped through feelings lead to the formation of acts, which also function in the same way for the formation of memory, arts has attained a function as a way of transfer for turning the memory into expressions. This phenomenon, as the representative of humanity, is changeable because social conditions are not necessarily stable. Art, which enables the recognition of social facts, is a source of revolt terminating the state of submission to faith. It draws the attention to the possibility of change in the overlooked facts and faith. While art highlights the indispensability of artistic requirements by means of the consciousness level that it creates, it also serves as a source for the infinite openings in arts. Thanks to its role in balancing the social life, art has been present as an indispensable means, contributing to the cognitive capabilities of society. While social organization is made possible through cognitive freedom, social life equipped with artistic data ensures the possibility of cognitive freedom. Critique, which could also be described as a way of interpretation of a meticulous study, not necessarily involving satire and judgment, includes the values of appreciation and praise, placing the artistic work under the lens. The relationship between the time-place combination involved in the process of critique of the artistic work and the same combination following the completion of this critique constitute a prevision regarding the objectivity of the relationship. The responsibility of art in the society also attributes the critique of art to the understanding of service to the society. Even if the critique is constructed solely upon vilification, it also bears a regenerative quality. However, in some circumstances, the surpassed limits of constructive critique may be converted into a destructive one and the responsibility of the critique held for the society could be diverted, leading sometimes to the extent of isolation of the artist from his/her own life as well as social life. The result that is likely to be caused by the sensitive balance in between yields a reason for dissatisfaction. This study has been organized in such a way that it will put the emphasis on the necessity of critical view to be adapted into the social life through cognitive consciousness while it is also nurtured through the competency acquired by the process of education supported by artistic data.