Abstract:
Fırtına, Pericles, Cymbeline ve Kış Masalı ile birlikte Shakespeare'in romances olarak adlandırılan son dönem oyunları arasında yer alır. Doğaüstü unsurların, gizemli kişilerin yer aldığı romance'larda, gerçek yaşamda rastlanması mümkün olmayan olağanüstü durumlar ve heyecan verici romantik serüvenler işlenir. Ne var ki Fırtına bir yana, bu romance'ların Shakespeare'in büyük komedyaları ve tragedyaları değerinde olmadığı hemen herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. 1611'de sarayda oynanılan Fırtına'nın büyük olasılıkla son oyun olduğu ileri sürülmektedir. Fırtına, birçok Shakespeare oyunu gibi çok değişik biçimlerde okunabilir, okunmuştur da Oyun bir anlamda büyük yazarın insan doğası üzerine yaptığı derin bir felsefi deneme gibidir. Bu çalışma yapısalcı çözümleme yönteminden yararlanarak bu derinliği ortaya çıkarma denemesidir. The Tempest, together with Pericles, Cymbeline and The Winter's Tale is one of Shakespeares' last epoch plays called romances. Supernatural assets and exciting romantic adventures which might not happen in reality have been performed in romances, which supernatural elements and mysterious characters took place. However, laying aside The Tempest, it is an admitted truth that these romances are not as valuable as Shakespeare's major comedies and tragedies. The Tempest claimed to be Shakespeare's last play performed in 1611 in the royal palace. The Tempest can be interpreted in various ways as Shakespeare's many other plays, and it has been done so. In a sense, the play is like a deep philosophical essay on human nature. This study is an attempt to reveal the depth of this essay by using the structuralist analysis method.