Abstract:
Mitosların ortaya çıkışı, dinsel tapınım ve onun getirdiği sistem, törenlerin belli bir disiplinle yinelenmeye başladığı zamanda görülür. İlkel insanların doğadan etkilenmesi, doğanın doğum sancılarını doğayla bütünleşerek hissetmesi, yaratılışın anlamını doğayla paylaşması onu ‘oyun'lar oynamaya itmiştir. Bu açıdan bakıldığında mit, geçmişten bugüne bir iletişim ve anlamlar sistemi oluşturur. Bu iletişim sistemi ve anlam olgusu da mitin bir kurgu, bir nesne ya da kavramdan öte anlamlarla kullanılmaya başlandığının altını çizer. ‘Anlamlandırma/anlam yaratma', aynı zamanda içinde bulunulan sistemin de işleyişini, yasalarını, düzen ve düzensizliğini kurma ya da koruma amaçlı kullanılmaya yarayan faydacı bir zihniyetle ele alınmaya başlanır. Bu anlamda tragedyanın sahip olduğu kamusal ve politik güç, insanların içinde yaşadıkları dönemi, sistemi benimsemelerinde ideolojik bir rol oynamıştır. The arising of myths, religious worshiping and the system which it brings, is seen when ceremonies started to repeat in a certain discipline. Effects of nature on primitive people, feeling the birth pains of the nature with nature and sharing the meaning of creation with nature pushed them to play ‘games'. In this perspective myth forms a system of communication and meaning from the past to present. Also, this communication system and the phenomenon of meaning underline that the myth is started to use in a sense beyond a fiction, an object or a concept. ‘Signification/ creating a meaning' is also started to use in an utilitarian mindset to preserve or set up to the functioning of the current system, the laws, order and disorder of it. In that sense, the political and public power of tragedy plays an ideological role to make people adopt the system and period they live in