Abstract:
Rooted especially in the North American literary tradition, ecocriticism studies the "relationship between physical space and literature." As a constantly evolving literary theory, ecocriticism has expanded its scope to explore literatures from other countries around the world and bring into contact a wide variety of texts that have environmental orientation. As a result of this expansion out of national borders, concepts like local and global are in discussion especially in postcolonial literatures in which the identity formation plays a crucial role. This paper will discuss The Hungry Tide by Amitav Ghosh and Through the Arc of Rain Forest by Karen Tei Yamashita building on the argument of Ursula Heise in "Local rock and Global Plastic," focusing on the concept of "deterritorialization" and compare these two literary texts from different geographical locations of the world and suggest that the deaths of literary characters like Fokir in Hungry Tide and Mane Pena in Rain Forest might be considered both as the indication of failure of the globalization project and preservation policies by utilizing the knowledge of the local people. Köklerini özellikle Kuzey Amerika edebiyatından alan ekolojik eleştiri kuramı edebiyat ve fiziksel çevre arasındaki ilişkiyi inceler. Sürekli gelişen bir edebiyat teorisi olarak ekolojik eleştiri kuramı araştırma kapsamını genişleterek dünya üzerindeki diğer ülke edebiyatlarını da inceleme altına almış ve çevre konularına odaklı geniş bir metin yelpazesini bir araya getirmiştir. Ulusal edebiyatın sınırları dışına çıkılması sonucu, yerel ve küresel gibi kavramlar özellikle kimlik oluşumunun önemli rol oynadığı sömürgecilik sonrası edebiyatlar dahilinde tartışmaya açılmıştır. Bu makale Amitav Ghosh'un The Hungry Tide ve Karen Tei Yamashita'nin Through the Arc of Rain Forest adli eserlerini Ursula Heise'nin "Local rock and Global Plastic," adlı makalesinin odak noktası olan "deterritorialization" kavramını baz alarak tartışacaktır. Bu makale ayni zamanda dünyanın farklı coğrafyalarından esinlenen bu iki romanı karşılaştıracak ve bu edebiyat eserlerinde hayatlarını kaybeden Fokir ve Mane Pena gibi karakterlerin küreselleşme projesinin ve yerel halkın bilgisine dayalı muhafaza politikalarının başarısızlığına işaret ediyor olabileceğini öne sürecektir