Abstract:
Dünyamızın gelişimi adına son yıllarda kazandığı ivme, eğitimde de birçok alışkanlığın değişmesine ve kabul edilen kuralların yenilenmesinin gerekliliğine sebep olmuştur. Bilgi çağına uyum sağlayabilmenin en kolay yolu nitelikli eğitimdir. Bilgi çağında verilen eğitimin temel amacı; yaratıcı düşünen, bilgiyi yaratıcı bir şekilde kullanabilen, yaratıcı ürünler ortaya koyabilen ve olayların sonuçları ile ilgili etkili yorumlarda bulunabilen bireyler yetiştirmektir. Günümüz bilgi toplumlarında bireylerin temel matematiksel becerilere de sahip olmaları beklenmektedir._x000B_Öğrencilerin sahip oldukları duyuşsal özelliklerin, bilişsel özellikleri üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Özellikle matematik gibi soyut ve anlaşılması güç olan derslerde bu etki daha fazla ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, öğrencilerin matematiksel kazanımlara ulaşma düzeylerinin sahip oldukları duyuşsal özelliklerden etkilendiğine inanılmaktadır. Bilişsel özelliklerin öğrenme sürecine etkilerinin pek çok araştırmada incelendiği görülmektedir. Bununla birlikte duyuşsal özelliklerin, öğrenme süreci ve bilişsel özellikler üzerindeki etkilerinin de incelenmesinin gerekliliğine inanılmaktadır. Öğrencilerin sürece aktif olarak katılarak zihinsel aktiviteleri etkin bir şekilde gerçekleştirdikleri Probleme Dayalı Öğrenme ortamlarında bu etkinin en iyi şekilde incelenebileceği düşünülmektedir._x000B_Bu bağlamda araştırmada, öğrencilerin sahip oldukları duyuşsal özelliklerin probleme dayalı öğrenme sürecinde matematiksel kazanımlarına etkisini ortaya koymak ve probleme dayalı öğrenmenin eğitimde daha verimli bir şekilde kullanılabilmesine yardımcı olmak amaçlanmaktadır. Araştırmada, öğrencilerin sahip oldukları duyuşsal özelliklerin probleme dayalı öğrenme sürecinde matematiksel kazanımlarına etkisi, öğrenilmiş çaresizlik, tutum ve kaygı boyutlarında incelenerek ortaya konulmuştur. Bu sayede, probleme dayalı öğrenme stratejisinin, çağımız bilgi toplumlarında, bireylerin sahip olması beklenen matematiksel kazanımlarına ve matematiksel düşüncelerinin gelişimine katkılarını çeşitli boyutlarıyla ele almanın mümkün olacağı düşünülmüştür._x000B_Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Denizcilik Fakültesi, İşletme Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi'nde yer alan tüm öğrenciler; araştırmanın örneklemini ise evren içerisinden probleme dayalı öğrenme uygulanan ve uygulanmayan bölümler arasından rastgele seçilen 6 bölümde yer alan öğrenciler oluşturmaktadır._x000B_Araştırmada veri toplamak amacıyla, araştırmacı tarafından geliştirilen ?Probleme Dayalı Öğrenmede Matematik Kazanımları Ölçeği?, ?Matematik Kazanım Ölçeği?, ?Matematikte Öğrenilmiş Çaresizlik Ölçeği? ve ?Matematiğe Yönelik Kaygı Ölçeği? ile Duatepe ve Çilesiz (1999) tarafından geliştirilen ?Matematik Tutum Ölçeği? kullanılmıştır. Araştırmanın nitel verileri ise, araştırmacı tarafından araştırmanın uygulandığı bölümlerde probleme dayalı öğrenme sürecini yürüten öğretim üyeleri ve sürece katılan öğrencilere yönelik hazırlanan iki görüşme formu yardımıyla toplanmıştır. Elde edilen nicel veriler SPSS 20.0 Paket Programı kullanılarak, nitel veriler ise nitel çözümleme yöntemleri kullanılarak çözümlenmiştir._x000B_Araştırma sonucunda; öğrencilerin matematiğe yönelik tutumlarının, matematikte öğrenilmiş çaresizlik düzeylerinin ve matematiğe yönelik kaygılarının Probleme Dayalı Öğrenme sürecinde olumlu yönde geliştiği ve bu durumun matematiksel kazanımlara ulaşma düzeylerini arttırdığı görülmüştür. Araştırma kapsamında ayrıca, probleme dayalı öğrenme uygulanan öğrencilerin, duyuşsal özelliklerinin matematiksel kazanımlarına etkilerinin, geleneksel öğretim yöntemleri uygulanan öğrencilere göre daha olumlu olduğu belirlenmiştir._x000B_Araştırmada elde edilen bir diğer sonuç ise; probleme dayalı öğrenme uygulanan öğrencilerin matematiksel kazanımlara ulaşma düzeylerinin, matematiğe yönelik tutumlarının, matematikte öğrenilmiş çaresizlik düzeylerinin ve matematiğe yönelik kaygılarının cinsiyetlerine göre farklılaşmadığı şeklindedir. Ayrıca elde edilen sonuçlar, probleme dayalı öğrenme uygulanan öğrencilerin matematiğe yönelik tutumlarının, matematikte öğrenilmiş çaresizlik düzeylerinin ve matematiğe yönelik kaygılarının öğrenim gördükleri bölümlere göre farklılaştığını, matematiksel kazanımlara ulaşma düzeylerinin ise farklılaşmadığını ortaya koymaktadır. Öğrencilerin bulundukları sınıfların ise, probleme dayalı öğrenme sürecinde matematiğe yönelik tutumlarını ve matematikte öğrenilmiş çaresizlik düzeylerini etkilediği, matematiksel kazanımlara ulaşma düzeylerini ve matematiğe yönelik kaygılarını ise etkilemediği görülmüştür._x000B_Araştırma kapsamında elde edilen sonuçlar ayrıca, probleme dayalı öğrenme uygulanan öğrencilerin matematiksel kazanımlara ulaşma düzeylerinin ve matematiğe yönelik duyuşsal özelliklerinin geleneksel öğretim yöntemleri uygulanan öğrencilere göre daha olumlu geliştiğini ortaya koymuştur._x000B_Araştırma kapsamında elde edilen nitel sonuçlar ise, probleme dayalı öğrenme sürecini yürüten öğretim üyelerinin ve sürece katılan öğrencilerin matematik eğitimi ve öğretimi, duyuşsal özellikler ve probleme dayalı öğrenme ile ilgili görüşlerinin paralellik gösterdiğini ortaya koymaktadır. Öğretim üyeleri ve öğrencilerin matematiğin önemine inandıklarını, duyuşsal özelliklerin matematik öğretiminde etkili olduğunu düşündüklerini ve probleme dayalı öğrenmeyi, bireyleri kazanımlara ulaştırmada etkili bir yöntem olarak gördükleri görülmektedir. Ayrıca, hem öğretim üyeleri hem de öğrencilerin bilişsel özelliklerin matematik eğitiminde, duyuşsal özelliklerin de bilişsel özellikler üzerinde etkili olduğuna inandıkları anlaşılmaktadır._x000B_Yapılan araştırma ve pek çok araştırma sonucuna göre, Probleme Dayalı Öğrenme ile verilen matematik öğretiminin kazanımlara etkisi olumludur. Ancak, Probleme Dayalı Öğrenme ile yapılan matematik öğretiminin matematiğin yapısı gereği teorik ve uygulamalı derslerle desteklenmesi gerektiği görülmektedir._x000B_Bu çalışmanın, eğitimde probleme dayalı öğrenme stratejisinin verimli bir şekilde uygulanmasında, bireylerin duyuşsal hazırbulunuşluk düzeyinin etkisini ortaya koyması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Bu anlamda yapılan araştırmanın; matematik eğitimine, eğitimde probleme dayalı öğrenme stratejisini kullanan eğitimcilere ve bu konuda ileride yapılacak çalışmalara yardımcı olacağına inanılmaktadır. Bu araştırmada elde edilen sonuçlara göre, matematik öğretiminde öğrencileri hem duyuşsal hem de bilişsel olarak sürece katan alternatif öğretim yöntemlerinin ve ölçme araçlarının kullanılması önerilmektedir. Gained momentum in recent years for the development of our world, has resulted in many changes of habits and the necessity of renewal of accepted rules in education. The easiest way to be able to adapt the information age, is a qualified education. The main purpose of the education, given in the information age;is to train the individuals who think creatively, to use the information in a creative way, can reveal the creative products and comment on the results of events effectively. In today's information societies, individuals are expected to have the basic mathematical skills._x000B_Affective characteristics of students, are thought to be an effect on their cognitive features. This effect occurs more especially on the courses that are abstract and hard to understand, such as mathematics. Therefore, reaching high levels in mathematical achievement of students are believed to have been affected by their affective features. It is observed in many studies, the effects of cognitive features on the learning process are examined. However, the necessity of examining the effects of affective characteristics on the learning process and cognitive features is believed. It is considered that this effect can be analyzed the best in the Problem-based learning environments where students realized his mental activities effectively by actively participating._x000B_In this context, to bring out the effects of students affective characteristics on mathematical achievements in problem-based learning process and to help problem-based learning to be used more efficiently in education are aimed. In the study, the effect of the students? affective characteristics on mathematical achievements in the problem-based learning process has been revealed by examining in dimensions learned helplessness, attitudes and concerns. In this way, problem-based learning strategy is thought to be able to deal with various aspects of the contributions to the mathematical achievements of individuals expected to have the development of mathematical ideas in information societies of our epoch._x000B_A relational survey method was used in this study. The research population consisted of all students located in Dokuz Eylul University Faculty of Science, Faculty of Maritime, Faculty of Business and Faculty of Engineering. The sample of the research consisted of students taking part in the 6 departments that were randomly selected among the departments which problem-based learning applied and not applied in population