Abstract:
Amaç: Çağlardan beri değişik kültürlerde yaygın bir şekilde kullanılmakta olan "Alternatif Tedavi Yöntemleri", pek çok ülkede tıp fakültelerinde ders olarak verilmekte ve tıbbi tedaviye ek olarak önerilmektedir. Amerika ve Avrupa ülkelerinden yapılan yayınlarda, erişkinlerde %25-50, çocuklarda %1,8-70 oranında bildirilmektedir. Bu tedavilerin büyük çoğunluğu, etkinlik ve güvenilirlikleri açısından test edilmeden kullanılıyor olmaları nedeniyle sakıncalı olabilmekte, ayrıca bazı durumlarda uygun tedavinin başlanmasını geciktirmektedir. Bu çalışma, ülkemizde de bu konuda politika geliştirmek amacıyla, pediatrik yaş grubunda ailelerin ATY kullanımı sıklığı, ailelerin konu ile ilgili görüşleri ve ATY kullanımını etkileyen bazı değişkenlerin etkisini saptamak üzere planlandı. Gereç ve Yöntem: Çoktan seçmeli, kapalı ve açık uçlu sorulardan oluşan anketlerin, hasta yakınlarına stajyer doktorlarımız tarafından gerekli açıklamalar yapılarak uygulandığı kesitsel, tanımlayıcı bir çalışmadır. Bulgular: Ebeveynlerin, %75,8'i (141 ebeveyn) ATY'yi daha önce bir ya da birkaç kez kullanmış olmalarına karşın, yalnızca %38,2'si (71 ebeveyn) başvuru anındaki yakınma için ATY'den yararlanmıştı. ATY, Ebeveynin yaşı, aldığı eğitim durumu, aylık gelir, sosyal güvence ve yaşanan çevre gibi etkenlerden bağımsız olarak kolay ulaşılabilir olmaları nedeniyle yeğlenmekteydi. Sonuç: Yaygın olarak kullanılan ATY, sıklıkla doğal olmaları nedeniyle güvenli tedavi yöntemleri olarak bilindikleri ve pazarlandıkları için yan etkileri, zararlı etkileri olabileceği göz ardı edilebilmektedir. Bu konuda ailelerin ve hekimlerimizin bilgilenmelerinin sağlanmasının, hem duruma ve zamana uygun ATY seçimi hem de yanlış seçim nedeniyle yaşanan olumsuz etkilerin en aza indirgenmesi açısından yararlı olacağı kanısındayız. Objective: Alternative treatment regimens (alternative medicine) that have been commonly used to treat several diseases for decades, have been included into the medical training programs and suggested as complementary to the conventional treatment. Their use has been reported 25-50% percent of adults and 1,8-70 percent of children in America and Europian Countries. Most of those regimens are being used without being tested for their activity or safety so they may be objectionable and also may cause a delay for appropriate management in some cases. The aim of this study was to collect information about the use of alternative therapy regimen among children, opinions of the parents and the influence of some variables on the choice of alternative therapy regimen with the purpose of developing a policy about this subject. Material and Method: Multiple choice, closed and open ended questionnaire was applied to the parents by intern doctors in this cross-sectional, descriptive study. Results: Although 75,8 percent of the parents have used alternative therapy regimen once or twice before, only 38,2 percent of them have applied to alternative therapy regimen for the current disease. Alternative therapy regimens were preferred independently from the age, educational level, income, social security of the parents and the environmental factors but ease of reach. Herbal teas were the most frequently preferred. Conclusion: Alternative treatment regimens that are commonly used are generally known as safe methods because they are "natural". Both parents and doctors should be educated in the choice of alternative therapy regimen to prevent the undesirable effects.