Abstract:
Uluslararası politika ve ideolojiler açısından bakıldığında, Avrupa’nın doğusundaki komünist rejimlerin çözülmesinin tam anlamıyla tarihsel bir kopuş yarattığı ve günümüz dünyasını bu olayların doğurduğu sonuçların güdümlediği açıkça görülmektedir (Hobsbawn, 2011: 4). 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılması, 1991’de SSCB’nin lağvedilmesi bu çözülmenin en belirleyici olaylarıdır. 1973’ten sonra dünya ekonomisinin yeni bir evreye girdiğini söyleyen Hobsbawn, bu dönemin, 1990’larda sona ermeye mahkûm olduğuna dikkat çeker (Hobsbawn, 2011: 4). Modernliğin öngördüğü tek tipleştirme, dolayısıyla da tek boyutluluk, günümüz yaşam dünyasının gerisinde kalmaktadır (Sayın, 2014: 29). Jameson’a göre, 20. yüzyılın postmodern kuramları, “post-endüstriyel toplum” adıyla bilinen ancak sık sık tüketim toplumu, medya toplumu, bilgi toplumu, elektronik toplum ya da “high tech” toplum gibi adlarla da anılan tümüyle yeni bir toplum türünün ortaya çıktığını ve başladığını bize haber veren tüm o iddialı toplum bilimsel genellemelerle güçlü bir kan bağı içinde görülmektedir (Jameson, 2008: 31).