Abstract:
Sanatlarda gerçekçilik anlayışı bugüne kadar estetik bir kategori olarak tanımlanmıştır. Oysa, temelde, gerçekçilik epistemolojik bir kategoridir. İçinden çıktığı toplum hakkında düşünme biçimidir. Gerçekçilik kavramı, gerçek ve gerçeklik kavramları ile bağlantılı düşünülmelidir. Gerçeklik dediğimiz, fiziksel gerçeklik değil ama toplumsal, kültürel ve zihinsel bir süreçtir. Gerçek ise bu toplumsal gerçekliğe dahil edilemeyen ama onun gene de merkezinde yer alan boşluğa verilen addır. Gerçekçilik ise gerçekliğe, gerçeğin dolayımı ile bir bakıştır. Bu sebeple, aynı zamanda, etik ve siyasal bir edimdir. Günümüz sinemasında, ABD ve Türkiye sineması örneklerinde, bu anlamdaki gerçekçiliğe yakın yapıtlar yapılmaktadır. Ne var ki günümüzde, her iki toplumda da, gerçeklik bir sorun niteliği taşımaktadır. Gerçekçi anlatıların ütopyacı bağlamlarına karşın, günümüz kendi mevcut durumundan başkasını tahayyül edememektedir. The conception of realism in the arts is identified as an aesthetical category so far. However it is essentially an epistemological category. It is a way of thinking on the society it originates from. The notion of realism should be considered in relation with the other notions such as real and reality. The reality in question is not the physical dimension of it, but a combination of its social, cultural and cognitive processes. Real is a gap which can not be attached to that social reality, but at the same time it takes place in the heart of it. Realism is an outlook on the reality through the medium of the real. Therefore, it is also an ethical and a political act. There are many examples that are close to this sense of realism in the contemporary cinema of USA and Turkey. In the meantime, reality remains a major problem of the both societies. Despite the utopian contexts of the realistic narratives, today?s societies are not able to envisage new conditions other than their current ones.