dc.description.abstract |
Afet Yönetimi konusunda 1990'dan beri uluslar arası düzeyde birçok deklerasyon yayınlanmış ve anlaşmalar yapılmıştır. Özellikle Bileşmiş Milletlerin 1990 ile 2000 yılları arasındaki on yılı ?Uluslararası Doğal Afetlerin Azaltılması On Yılı? olarak belirlemesinden sonra, afet yönetimi konusunda yeni bir anlayışın gelişmesini sağlamıştır. Bu yeni anlayışa göre; afet yönetiminde önceliğin, acil durum yönetiminin yanı sıra önleyici tedbirler ve risk yönetimine verilmesi gerektiği, bunun sürdürülebilir bir gelişme için ön koşul olduğu ve bu yönde küresel bir program geliştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Uluslararsı düzlemde gelişen bu anlayış son yıllarda Türkiye'de yansımalarını bulmuş ve kentsel riskleri ilgilendiren nitelikte, özellikle deprem konusunda çok sayıda durum tespiti ve yönlendirme amaçlı olarak hazırlanan araştırma raporları risklerin azaltılması ve afetler öncesinde alınması gereken önlemleri kapsamıştır. Ancak bu çalışmalar plan uygulama kararlarının geliştirilmesine yönlendirilmemiş ve uygulamaya aktarılamamıştır. Bunun sebebi, Türkiye'de, afet yönetim sisteminde afet sonrası çalışmalarını içeren `acil durum yönetimi' yanında afet öncesi afet zararlarını azaltmaya yönelik `risk yönetimi'ne de öncelik veren çağdaş bir `afet ve risk yönetim sisteminin' yapılandırılamamasıdır. Ülkemizde çağdaş bir afet ve risk yönetim yapısı oluşturulamadığı ve afet risklerini azaltmaya yönelik stratejilerin uygulamaya aktarılması konusunda gerekli mekanizmalar kurulamadığı sürece yerleşim alanlarında yapılacak olan afet riskini önleme ve zarar azaltma çalışmalarının işlerlik kazanamayacağı iddiası tezin ana hipotezini oluşturmaktadır. Tezde hipotezi doğrulamak üzere, bir taraftan örnek olabilecek ülkelerin örgütsel yapısının ülkemizle karşılaştırması yapılmış, bir taraftan da Türkiye'deki yerel yönetimlerin yapmış olduğu afet zararlarını azaltmaya yönelik planlar değerlendirilmiştir. Numerous declarations have been published and aggreements have been made about Disaster Management on an international level since 1990. Especially after the determination of ten years between 1990 and 2000 as ?International Decade for Natural Disaster Reduction? by United Nations have provided development of a new appproach on the subject of disaster management. According to this new understanding; priority in disaster management should be preventive measures and risk management besides emergency management, this is a prerequiste for the sustainable development and a global program in this direction need to be developed. This approach developing in the international level has found reflections in Turkey in recent years and numerous research reports, prepared for due diligence and routing, especially both earthquakes and concerning urban risks, were included risk reduction and necessary measures before disasters. However, these studies could not be transferred to the application and did not referred to the development of plan implementation decisions. The reason for this, in Turkey in terms of disasters, not to configure a modern `disaster and risk management system? that give priority to the `risk management? of reducing disaster damages before disasters besides `emergency management? including studies after the disaster in the disaster management system. The disaster risk prevention and damage reduction operations in the residental areas can not gain operability unless a contemporary disaster and risk management structure be created and necessary mechanisms be established in order to transfer reducing disaster risks strategies to application in our country, argument comprises the main hypotheses of the thesis. To verify the hypothesis of the thesis, on the one hand organizational structures of case countries have been compared with our country, on the other hand plans to reduce disaster damages made by local governments in Turkey were evaluated. |
en_US |