Abstract:
Cumhuriyet'in kuruluşundan II.Dünya Savaşının bitimine kadar tek parti ile yönetilen Türkiye'de, Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklenen çok partili hayata geçiş girişimleri, Cumhuriyet'in ve Devrim'in toplumsal hayata tam olarak yerleşmediğinin ortaya çıkması ve yaklaşan savaş tehlikesi nedeniyle rafa kaldırılmış, II.Dünya Savaşı'nın bitmesiyle Dünyada soğuk savaşın başlaması ve Türkiye'nin Sovyet tehdidine karşı Batı bloğu içerinde yer alma çabasıyla birlikte çok partili hayat ve demokrasi arayışları hız kazanmıştır.İşte bu girişimler sonucunda Cumhuriyet Halk Partisi içerinden ayrılan bir grup, Cumhuriyet'in temel niteliklerinden ayrılmayacağını açıklayarak, 1946 yılında Atatürk'ün son Başbakanı Celal Bayar öncülüğünde Demokrat Parti'yi kurmuşlardır. Uzun yıllar süren tek parti yönetiminin yarattığı hoşnutsuzluk, II.Dünya Savaşı'nın getirdiği ekonomik ve sosyal sıkıntılar ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin Atatürk sonrasında geniş halk yığınlarından kopuk bir siyaset izlemesi Demokrat Parti açısından çok önemli bir yarar sağlamış, 1946 seçimlerinden sonra seçim sisteminin değiştirilmesi ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki sert siyaset yanlısı grubu tasfiyesi ve partilere eşit mesafede duruşu yirmi üç yıllık CHP iktidarını sona erdirmiştir. 14 Mayıs 1950 tarihinde iktidarı devir alan Demokrat Parti, dış ülkelerin ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin ekonomik ve siyasal desteği, toplumun yeni yöneticilere ilgisi ve desteği ile ilk yıllarında başarılı bir yönetim göstermiş, ancak Atatürk'ün çağdaşlaşma yolunda önem verdiği bir çok adımdan geriye dönüş sürecini başlatmıştır.1954 seçimlerindeki oy artışı Demokrat Parti'yi daha da cesaretlendirmiş, seçim sisteminin de çarpıklığıyla Meclis'te büyük bir çoğunluğu elinde bulunduran Demokrat Parti yöneticileri ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 1946'da eleştirdikleri tek parti yönetimini bu defa kendileri kurmaya çalışmışlardır.Ekonomik sıkıntıların artması, hayat pahalılığı ve hammadde sıkıntısı toplumdaki gerilimi daha da arttırmış, Basını ve Üniversiteleri kontrol altına alma ve yıldırma çabaları hız kazanmıştır. Demokrat Parti iktidarının ilk günlerinden itibaren Atatürk Devrimlerinden geriye dönüş uygulamalarına, diktatörlüğe kayan yönetimine ve askerlere karşı yapılan yasal düzenlemelere kuşkuyla yaklaşan asker, tabandan başlayarak örgütlenmelere girişmiş, zaman ve koşullar oluştuğu takdirde Cumhuriyeti koruma vazifesini yerine getirmeyi amaç edinmiştir.1957 seçimlerinden sonra ortaya çıkan Dokuz Subay Olayı örgüt çalışmalarını duraklatsa da, baskıcı yöntemlerin toplumun her kesimine karşı çoğalması, sokak kavgaları, ekonomik kriz ve sonunda Tahkikat Komisyonunun kurulması sonucunda 27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Ordusu yönetime el koymuştur. İhtilal öncesinde Demokrat Parti iktidarının en çok üzerine gittiği kurumların başında gelen Türk Basını, ihtilal sonrasında Demokrat Parti iktidarının 10 yıllık icraatlarını karalama kampanyası başlatmış ve askeri yönetimin tam olarak yanında yer almıştır.Demokrat Parti'nin tarafında olan gazetelerin ve dergilerin kapatıldığı bir ortamda, 27 Mayıs sonrasında yayında olan gazeteler, yargılamaların yapılacağı sürece kadar Yüksek Soruşturma Kurulu tarafından hazırlanan dava kararnamelerini gazetelerde yayınlanmış, kararname haberleri aktarılırken sanıkların hüküm giymiş gibi yansıtılması objektif habercilik kriterleri açısından hüzün verici bir durumdur.Yargılamalar süresince dava konusu olayları irdeleyen ve taraflı hükümler vererek sanıklara duyulan tepkiyi arttıran ve ihtilal yönetiminin halk nezdindeki gücünün artmasını sağlayan basın, duruşma tutanaklarını yayınlamış ve bu yönüyle tarihe ışık tutucu bir görev üstlenmiştir. 10 yıllık bir dönemde ülkemizi yöneten bir iktidarın yargılandığı Yassıada Yargılamaları süreci ve bu dönemde Türk Basını'nın rolü ve uygulamaları günümüze kadar süren tartışmaları beraberinde getirmekte ve günümüz basınına da ders çıkarılması gereken bir durum ortaya çıkarmaktadır. Türkiye had been governed by single-party system from the foundation of republic to the end of the Second World War. Undertaking of passing to the multiparty system, which was supported by Mustafa Kemal Atatürk, the founder of Turkish Republic, had been shelved since the republic and revolution could not been adapted to social life and because of the risk of coming war. After the end of Second World War, the start of the cold war and efforts of Türkiye to take apart in West block speed up the need for a multiparty system and democracy. A group, deviated from the Republican People's Party, announced that they would never leave the primary facts of republic and founded the Democratic Party leading of Celal Bayar. Displeasure caused by single party system, economical and social troubles comed with the Second World War and the Republican People's Party's disjointed diplomacy made the Democratic Party more stonger. The change of election system in 1946 and the Prime Minister İsmet İnönü's equal stance against all parties ended up 23-year-old Republican People's Party governance. Democratic Party took over the governance on 14 May 1950. In their first governance years, they did well with the economical and political help of USA along with community's interests on new governors. Increment of votes on 1954's election, encouraged Democratic Party governors and Celal Bayar to go back to single party system, which had been criticized by them in 1946. Economical problems, cost of living and the feed stock troubles increased community's tension. Attempts to control press and universities had become improved. Practices of going back from Atatürk's revolutions, dictatorship governance and legal arrangements against armed forces had become on the first days of Democratic Party government. Having realised all those, armed forces had been organised to protect republic when needed. Economical crises, street fights, oppressive methods against all kinds of community and foundation of investigation commission made the armed forces to take the control on 27 May 1960. Turkish press, which had been clamped down by Democratic Party during their governance, started to slander their 10 years performances and supported army governance. In an atmosphere where all magazines and newspapers on Democratic Party side was closed, the newspapers, which were on air after 27 May, published records of proceedings and showed the people charged with offence as if they were guilty even before their judgement started. By publishing the records of proceedings, Turkish press lightened the history, reflected the judgement of Yassıada and Turkish press approach of that period, and made today's Turkish press to learn and get experienced from their mistakes.