Abstract:
Bu tez, tarih disiplini içerisinde, Yakınçağ araştırmaları çerçevesinde yer alan bir çalışmadır. Yakınçağ bağlamında siyasi, iktisadi ve sosyal alanların kesiştiği noktada; on altıncı yüzyıl itibariyle gelişme gösteren Osmanlı-İngiliz ilişkilerinin, yeni bir ivme ve boyut kazandığı on dokuzuncu yüzyılda doruk noktasına ulaşmasının ardından, aynı yüzyılın sonlarında gerilemeye başlamasının, Batı Anadolu'daki yansımalarının İzmir İngiliz Konsolosluğu çerçevesinde incelenmesidir. Osmanlı-İngiliz ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası kabul edilen Berlin Antlaşmasının imzalandığı 1878 ile Birinci Dünya Savaşının başladığı 1914 yılları, araştırmanın odak noktasıdır. Dönüşümün tam anlamıyla kavranabilmesi için on altıncı yüzyılda başlayan süreçle Konsolosluğun kuruluş ve yapılanması ayrıntısıyla tanımlanmaktadır. Tezin yaklaşımı siyasi tarih çerçevesinde belirlenmiştir.On dokuzuncu yüzyılda, İngiliz Konsolosluk hizmetlerinde iki farklı konsolos temsilciliği mevcut idi. Avrupa ve Amerika'daki konsolos temsilcilikleri devletler arası karşılıklı tanınma temeline dayanmaktaydı. Konsolosun işlevi; ticareti korumak ve geliştirmek, ticaret hukukunu uygulamak, yabancı ülkedeki uyruklarının başkanlığını yapmak ve genel olarak devletini temsil etmekti. Buna karşılık, Levant ve Uzak Doğu hizmetlerinde konsolosun rolü; Batılı ve yerel devlet arasındaki eşitsizliğe dayanan, öncelikli olarak siyasi ve hükmedici nitelikte idi. 1825 yılında Kumpanya lağvedildikten sonra İngiliz Hükümeti, konsolos temsilciliği sistemini devraldı. Konsoloslar, ayrıcalıklı konumlarıyla, ticari olmaktan ziyade siyasi rolleri olan temsilciler oldular. Osmanlı merkez otoritesinin zayıflamasıyla, yerel otoritelerle yapılan pazarlıkların siyasi rolü daha önemli hale geldi. Böylece, Levant hizmetlerindeki konsoloslar, İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğunda çok güçlü olan yerel ajanları haline geldiler. Bu gelişmelerle iktisadi, ticari yönleri ağır basan İzmir Konsolosluğunda, bu dönemde siyasi faaliyetler öne çıktı. This research concentrates on the second half of the nineteenth century, on a period of social, economic and political junction of the Ottoman-British relationships, for both of whom this was a period of rapid transformations. The focal points of the research are represented by years from the Berlin Settlement in 1878, which signifies the turning point for the Ottoman-British relationships, until the First World War outbreak in 1914. More specifically, the aim of our study is to explore effects of the rapid changes in the relations of Ottomans and British in Smyrna and Western Anatolia, in a frame work of Izmir British Consulate's politic activities. In the nineteenth century there were two distinct types of consular representations at the British consular service. In Europe and America the consular representations were based upon reciprocal recognition of state sovereignty. The consul's function was to protect and promote trade, to administer shipping laws, to act as a head of the resident community, and general, to represent his government. In contrast, in the Levant and Far East, the consul's role, based on inequality between the western and the local state, primarily was political and magisterial. The consuls were representatives with privileged political status, and their role was political, rather than the commercial one. With continued decline of the Ottoman authority, the political role of negotiating with provincial authorities becomes more important. So the Levant consuls happen to be the local agents of Britain's great power role in the Ottoman Empire.