Abstract:
Uluslararası İlişkiler literatüründe genel olarak bireylerin "rasyonel" olduğundanhareket edilerek, tümevarımsal yöntemle kurumların ve devletlerin de rasyonel aktörlerolduğu ve rasyonel kararlar aldığı varsayılır. Bu varsayıma en kapsamlı eleştiri"bürokratik politika" çalışmalarından gelmiştir. Makale, bürokrasi, grup ve bireydüzeylerinde bürokratik politikanın rasyonellik varsayımına getirdiği eleştirileri alanın enönemli eserlerine değinerek ele almaktadır. Her ne kadar bürokratik politika aktörlerinbazen rasyonel kararlar almadığını ve alamayacağını ortaya koysa da, eğer bilim veteoriden amacımız açıklama ve anlamaya ek olarak geleceği de öngörmekse, rasyonellikvarsayımına ihtiyacımız vardır. Sosyal bilimlerin gelişimine katkıda bulunma ve kararalıcılara tavsiyeler verme amacındaki bilim insanları, karmaşık veriler ile olaylarıbasitleştirmeye ve aktörlerin rasyonel olduğunu varsaymaya ihtiyaç duyacaklardır. Busonuç, uluslararası politikada irrasyonel davranış ve kararların azımsanacak orandaolduğunu değil, rasyonellik varsayımını benimseyen bilim insanının geleceği öngörmededaha umutlu olacağını vurgulamaktadır. Having embraced the assumption of the individual's rationality, most studies inInternational Relations conclude that groups, institutions, and states are also rationalactors and can take rational decisions. To these assumptions the strongest criticism so farhas come from bureaucratic-politics studies. This article, through reviewing the seminalworks in bureaucratic politics, reflects on the criticisms leveled against the rationalityassumption at three basic levels, namely individual, group, and bureaucracy. Althoughbureaucratic politics has made invaluable contribution to the field by demonstrating thatactors sometimes did not and cannot take rational decisions, if social scientists' objective isnot only explanation and understanding but also prediction, then, the rationality assumption is somewhat necessary. Those social scientists, who have been trying tocontribute to the development of social science and to provide policy suggestions withleaders and policy makers, will need to adopt the assumption of rationality and simplifycomplex social issues and the data in hand. This conclusion does not mean that we canunderestimate the frequency or the importance of irrational behavior in internationalpolitics, but that social scientists working under the assumption of rationality can betterhope that we can predict future events.