Abstract:
Kriz yönetimi özellikle turizm sektöründeki işletmeler için bir gereklilik haline gelmiştir. Türkiye'de bu alanda yapılan sınırlı çalışmalara rağmen, turizm sektörünün bel kemiğini de oluşturan seyahat acentelerinde, konunun araştırılması önemli bulunmuştur. Bu bağlamda, kriz dönemlerinde seyahat acenteleri tarafından alınan önlemler ve uygulamaları belirlemek, kriz dönemlerinde bu önlemlerin ve uygulamaların kullanım sıklığını ölçmek, ekonomik krizin seyahat acentelerine olumlu ve olumsuz etkilerini analiz etmek amaçlanmıştır. Çalışmada nicel yaklaşım benimsenmiş ve 357 geçerli veri analiz edilmiştir. Bulgular yeni pazarlama politikaları geliştirme uygulamalarının ilk faktör olarak ortaya çıktığını ve diğer uygulamalara göre daha sıklıkla uygulandığını göstermektedir. Çalışmada, kriz sürecine uyum ve örgütsel hazırlık çalışmalarının on plana çıktığı görülmektedir. Özellikle iş süreçlerinin yeni koşullara uyumlaştırılması ve yönetimin gözden geçirilerek yeni yaklaşımların benimsenmesi gerektiği, esnek ve yeni koşullara çabuk uyum sağlayan bir yönetim anlayışının benimsenmesi en önemli uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Elde edilen bulgular, seyahat acenteleri yöneticilerinin tehlikelere karşı önlem alma ihtiyacı ve potansiyel krizlere karşı hazırlıklı olma önerilerini içermektedir. Kriz öncesinde, seyahat acentelerinin kriz yönetimi planlamaları yapmaları, tepkisel uygulamalar yerine politikalar belirlemeleri önerilebilir. Ayrıca, seyahat acenteleri üzerinde yapılan bu araştırma, Türkiye'de kriz planlama ve yönetimi literatürüne katkıda bulunacaktır. Crisis management has become a requirement for businesses particularly in tourism industry. In spite of the limited studies carried out in this field in Turkey, the survey of the subject has significance in practices undergone by travel agencies, which are the backbones of the tourism industry. In this context we aim to analyze the measures and practices adopted by travel agencies during periods of crisis; determine the frequency of utilization of these measures and practices during periods of crisis; and, analyze the positive and negative effects of crisis on travel agencies. Quantitative approach has been adopted in the study and 357 valid questionnaires were analyzed through inferential statistics. Findings suggest that developing practices for new marketing policies appear as the first factor and is practiced more frequently than other applications. Cohesiveness to crisis process and organizational preparatory work are seen to stand out. Particularly, adaptation of work processes in harmony with the new circumstances, and the need for adopting new approaches through reviewing the management process, implementation of a flexible management concept that adapts quickly to the new conditions are encountered as the most significant practices. Evidence obtained provides managers of travel agencies with necessary measures related to difficulties faced, as well as suggestions for the preparatory phase of potential crisis. Additionally, this research undergone for travel agencies, will contribute to the crisis planning and management literature in Turkey.