Abstract:
Amaç: Malnütrisyon birçok organ sistemlerini etkileyen özellikle bağışıklık sistemini baskılayan bir durumdur. Çocukluk çağında malnütrisyon ölümlerin %50'den fazlasından sorumlu tutulmaktadır. Hastaneye yatacak kadar hasta çocuklarda malnütrisyon çok daha ciddi bir durum olup yatış süresi, morbidite, mortalite, hayat kalitesi ve maliyeti olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer taraftan hastanede yatışın da hastanın nütrisyonel durumu üzerine olumsuz etkileri olduğu bildirilmektedir. Bu konuda çocukluk çağında literatürdeki veriler sınırlıdır. Bu çalışmada hastaneye yatırılan çocukların başvuru sırasında nütrisyonel durumu ve hastanede kalışın nütrisyonel durum üzerine etkilerinin araştırılması, ayrıca nütrisyonel durumun tanı ve hastanede kalış süresi ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Mayıs-Ağustos 2009 tarihleri arasında Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları servisinde yatırılarak izlenen 1 ay-18 yaş arası 301 çocuk alındı. Olguların hastaneye yatış ve çıkışları sırasında vücut ağırlığı, boyu, orta kol çevresi, triseps deri kıvrım kalınlığı ölçüldü. Hastaların yaşı, cinsiyeti, tanı ve yatış süreleri kaydedildi. Olguların hastaneye yatış ve çıkış sırasında bakılan nütrisyonel antropometrik verileri karşılaştırıldı.Bulgular: Üç yüz bir olgunun 146'sı (%48,5) kız idi. Yaş ortalaması 6,2±5,3 yıl idi. Yatış süresi ortalama 7,6±7,4 gün idi. Olguların % 32,5'i enfeksiyon, %20,2'si nörolojik hastalık, %11'i konjenital kalp hastalığı, %10,6'sı malignite, %7,3'ü genitoüriner sistem hastalığı, %4,3'ü kollajen doku hastalıkları, %4,3'ü gastrointestinal sistem hastalıkları, %3,3'ü malignite dışı hematolojik hastalık, %3'ü kronik solunum sistemi hastalıkları, %1,3'ü endokrin sistem hastalıkları, %2'si ise diğer tanılar nedeniyle hastanede yatmakta idi. Olguların %30,2'sinde yatış sırasında akut malnütrisyon saptandı. Akut malnütrisyonun en yüksek olduğu yaş grupları 1-24 ay (%32.6) ve 10-18 yaş (%38.9) idi. Konjenital kalp hastalıklarında, malignensi ve nörolojik hastalıklarda malnütrisyon oranları sırasıyla %42,4, %34,3, %32,7 bulundu. Hastaneden çıkış sırasında ise yatan tüm çocukların %28,2'si akut malnütrisyonlu idi. Taburculuk sırasında malnütrisyon sıklığında değişiklik yoktu (p>0.05). Yatış sırasında akut malnütrisyonlu çocukların taburcu olurken boya göre vücut ağırlıklarının belirgin olarak düzeldiği gözlendi (p 0.05). Children with malnutrition on admission were observed to improve significantly with regard to body weight for height (p<0.05). During hospital stay, body weight for height of the children with malnutrition showed an increase in the age groups of 1-24 months and 2-6 years, while a decrease in the age group of 10-18 years (p<0.05). Body weight for height values of the children having infection and neurological diseases were found to be improved on discharge (p<0,05). 73,6% of children had mild malnutrition on admission and they found to be improved with regard to body weight for height at discharge (p<0,05). Conclusion: 30.2% pediatric patients are at nutritional risk at the time of hospital admission in our hospital. In general, hospitalization in cases did not increase the frequency of malnutrition. Nutritional status of well-nourished one month- 10 year-old group children was not influenced. However unfavourable effects for the patients in the adolescent period drew attention. Hospitalization did not give rise to favourable effects on the nutritional status in children with congenital heart diseases in spite of predisposition to malnutrition, but patients with neurological and infectious diseases displayed improvement. Although hospital stay in children does not affect the nutritional status adversely in general, it does not reduce the high frequency of malnutrition which is the major cause of mortality and morbidity in childhood. New strategies are necessary to raise the awareness of health workers and to treat malnutrition effectively during hospital stay.