Abstract:
ÖzetAnonim ortaklıkların ekonomik sistem içerisinde üstlendikleri önemli rol, büyük söz konusu ortaklık tipine Kanunun tanımış olduğu hukuki niteliklere dayanmaktadır. Bu niteliklerin arasında en belirleyici olanı anonim ortaklıkların borçlarından ötürü malvarlıkları ile sınırlı olarak sorumlu olmalarıdır. Sınırlı sorumluluk ilkesi sayesinde, anonim ortaklık pay sahipliği, şahıs ortaklıklarının aksine bir çeşit yatırım niteliği taşımakta ve girişimciler en fazla yaptıkları yatırım oranında risk üstlenmektedirler. Bu ise anonim ortaklıklara yatırımcıların ilgisini artırarak, büyük sermayelerin toplanmasına olanak tanımaktadır. Bununla birlikte, anonim ortaklık türü ve geniş anlamda sermaye ortaklıkları bakımından bu derecede belirleyici ve karakteristik nitelik taşıyan sınırlı sorumluluk ilkesinin, ortaklık dışındaki menfaat çevreleri aleyhine yol açtığı önemli riskler de mevcuttur. Bahsedilen risk, ortaklığın borçlarını ödeme kabiliyetini yitirmesi halinde alacaklıların alacaklarını tahsil için kullanabilecekleri bir kaynağın bulunmamasına dayanmaktadır. Hukuk düzeninin kurmak ve korumakla sorumlu olduğu menfaat dengesinin ortaklık alacaklıları aleyhine bozulmasına engel olabilmek için, kanun koyucu uyulması zorunlu çeşitli önlemler getirmiştir. Bunlardan en önemlisi, anonim ortaklığın kuruluş anı itibariyle Kanunda yazılı asgari tutara uygun olarak ortaklık ana sözleşmesinde tespit edilen esas sermayeye eşit miktarda malvarlığına (sermayeye) sahip olması ve faaliyeti esnasında da söz konusu malvarlığını pay sahiplerine iade etmeksizin bünyesinde muhafaza etmesi yönündeki kanuni koşuldur. Malvarlığının korunması çatısı altında sermayenin oluşturulması ve pay sahiplerine iade edilmesi yasağı olarak ifade edilebilecek söz konusu koşul, esasen ortaklığın borçlarını ödeme kabiliyetini güvence altına alacak sağlıklı bir mali yapıya sahip olması amacına hizmet etmektedir. Belirtilen temel amacın gerçekleştirilebilmesi ilk olarak pay sahipleri tarafından taahhüt edilen nakdi ve ayni sermayenin, anonim ortaklık malvarlığına hukuka uygun ve gerektiği gibi dahil edilmesini, ardından da malvarlığının açık veya gizli şekilde pay sahiplerine geri ödenmesinin engellenmesini gerektirmektedir. Çalışmamız söz konusu sistem dahilindeki kuralların incelenmesini konu edinmektedir. The vital role which is undertaken by joint stock companies within the economic system is mainly based on their legal characteristics which are granted them by the Law. The most determining one among those characteristics is that joint stock companies are liable for their debts limited to their total assets. Thanks to the limited liability principle, being a shareholder to joint stock companies as opposite to personal partnerships, has the nature of an investment and the investors are solely undertaking a risk limited to the amount of the investment that they have made. By increasing the interest of the investors to joint stock companies, this fact enables the collection of capital in huge amounts. However, the principle of limited liability which has such a defining and distinguishing nature over the joint stock companies and in a wider scope, over all capital stock companies, causes some risks for stakeholders outside of the company. The mentioned risks arise from the fact that the creditors of the company shall have no source other than the assets of the company in the event that their claims are remained unpaid. Hence the law maker brought some measures in order to maintain the balance of interest between the shareholders and the creditors of the company. The most important of those measures is the legal requirement that orders the company to posses assets (capital) at an amount equal to the legal capital determined in its articles of association in accordance with the minimum legal capital amount as stated by the Law, at the moment of constitution and to maintain the mentioned amount of assets against any distribution to the shareholders in the course of its activities. The mentioned requirement which may be stated as constitution of capital and prohibition of repayment to shareholders thereof, under the framework of capital maintenance, fundamentally aims to provide the company a solid financial structure that guarantees its solvency. Realization of the said aim primarily requires the inclusion of the capital which was undertaken by shareholders both in cash and in kind to the property of the joint stock company as required by the Law, secondarily the prevention of the repayment of such capital openly or implicitly to the shareholders. The analyze of legal provisions under the mentioned system constitutes the main subject of our study.