Abstract:
Hürriyet (özgürlük) kavramı, herkes için kabul gören ortak bir tanımı ifade etmemektedir. Hürriyetin müşterek bir kavramsal tanımının yapılamıyor olması, onun duygusal bir yaşam durumunu karşılıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bu ?yaşama hali? kendisini ?seçme? ve ?eylem? unsurlarıyla ortaya koyabilmektedir. Her insan, hürriyetinin bilincine ?eylem?de varmaktadır. Çünkü hürriyeti elinden alındığı an insan, hürriyetsizliğinin verdiği rahatsızlık durumunu yaşamakta ve hürriyetin öneminin farkındalığını duymaktadır. Yine de sözü edilen bu durum, ?seçme?nin insan hürriyeti adına göz ardı edilebilir bir evre olduğu biçiminde yanlış anlaşılmamalıdır. Gerek, ? seçme? gerekse ? eylem? hürriyetin anlamsal iki ayrı önemli evresini oluşturmaktadır. Seçme hürriyeti; tercihi ifade etmektedir. Tercih, iradeyle gerçekleştirilen bir seçim durumudur. Ancak ?irade? tercihe göre çok daha kapsamlı bir kavramdır. Çünkü tercih, yalnız düşünen insana özgüdür. Dolayısıyla irade özgürlüğüne sahip olan insan ancak tercihte bulunabilmekte, seçim hürriyetine sahip olabilmektedir. Yine insan, elinde olan şeyler üzerine enine boyuna düşünerek tercih etmektedir. Aristoteles?te ve Farabi?de iradi özgürlük önce teolojik, daha sonra da beşeri zemininde değerlendirilmektedir. Filozoflarımız adına konunun teolojik düzlemde değerlendirilmesi, onların metafizik algılarının incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Filozoflarımız için Metafiziğin bilgisi en üstün bilgidir. Çünkü Metafizik, en üstün varlık olan Tanrı?yı konu almaktadır. Bu bağlamda özgür irade ay-üstü alemde önce Tanrısal Varlık (irade-i külli) adına değerlendirilmelidir. Daha sonra da özgür irade hiyerarşik düzlemde epistemolojik ve ontolojik olarak Tanrı?dan daha aşığı da yer alan ay-üstü varlıkları adına değerlendirilir. Bu anlamda ay-üstü eylemde ?mutlak determinizm? görülmektedir. Konu ay-altı alemi adına değerlendirildiğinde ay-altı alemi varlıklarının içerisinde de bir hiyerarşik dizilim söz konusu olmaktadır. Bu dizilim çevresinde en üstte düşünen bir varlık olması bakımından insan olmak üzere, sırasıyla hayvan, bitki ve cansız varlıklara uzanan bir yapı görülmektedir. Dolayısıyla söz edilen bu ay-altı alemi varlıkları adına iradi özgürlük değerlendirilmektedir. Ancak ay-altı dünyada, ay-üstü alemi kadar katı bir determinizm değil, ?ılımlı determinizm? görülmektedir. Çünkü düşünen bir varlık olması bakımından insan yalnız iradi bir varlık değil (irade-i cüzi), tercih eden bir varlıktır. O, tercihini iyi yönde kullanabileceği gibi kötü yönde de kullanabilmektedir. Ancak insanın doğuştan sahip olduğu istidatlarını iyi yönde kullanabilmesi için iradi bir eğitime ihtiyacı vardır. Bu iradi eğitimi insana sunacak olan kişi ise, seçkin bir kişi olmakla, ?ilk yönetici? olmalıdır. O; hikmet sahibi, bilge kişidir. Bu anlamda ilk yönetici, insanı Tanrısal mutluluğa, gerçek mutluluğa ulaştıracak olan kılavuzdur. Her insanın ilk yönetici olması imkan dahilin de olmadığı gibi, her insanın doğuştan yalnız iyi istidatla donatılmış olması da söz konusu değildir. İnsanda doğuştan hem iyi; hem de kötü istidatlar vardır. Yalnızca Tanrısal varlık, özü gereği iyiliğe sahip olmakta, O; kötü olma zıtlığını içermemektedir. Oysa insanda iyilik ile kötülük iki zıt güç olarak bulunmaktadır. Önemli olan onun iyi olan istidatını ortaya çıkarabilmesidir. Beşeri mutluluk, Tanrısal iradeye bağlı olarak gerçekleşmektedir. Ancak tercihini kötü yönde kullanarak kötü eylemde bulunmak da insana özgü bir durumdur. Dolayısıyla beşeri düzlemde ?zorunlu bir determinizm? den söz edilememektedir. The concept of liberty (freedom), does not express a common definition which is accepted by everybody. A common cognitive definition of liberty cannot be done due to its meeting an emotional life state. This ?state of life? can reveal itself with its components ; ?selection? and ?action?. However, all people comprehend liberty not in ?selection? but in ?action? since, the moment a human being?s freedom is taken away, human being has experienced inconvenience resulting from having no liberty and has an awareness of its importance. Nevertheless, the situation that is being mentioned should not be misunderstood as ?selection? is an ignorable phase. Not only ?selection? but also ? action? composes two different lexical phases of liberty. Freedom of choice; expresses preference. Preference is a state of choice substantiating with free will. However, free will is more comprehensive rather than preference. Because, while voluntary actions are for children and animals, preference is exclusive to thinking people. Therefore, human being who has free will can choose and can have freedom of choice. Also, human being chooses by thinking the things he has over. According to Aristotle and Farabi, free will is evaluated firstly based on theological and then on humane. Evaluation of the subject on teological plane by the philosophers necessitates them to analyze metaphysics. Knowledge of metaphysics is the most superior knowledge. Because metaphysics is about the God,principle of absolute being. In this regard, free will should be evaluated on lunar base in the name of deity. Then, it should be evaluated on hierarchic plane epistemologically and ontologically in the name of lunar beings which are lower than God. But, free will cannot be mentioned for neither God nor the each of lunar beings. In this sense, ?absolute Determinism? is seen on the lunar based action. When it is evaluated on behalf of sub-lunar universe, there is a hierarchic array amongst the sub lunar beings, as well. In this array, human beings are in the top due to their thinking capacity, and then animals, plants and non-living things can be seen in an order. As a result, free will is evaluated for this sublunar beings. However, ?moderate determinism? is seen in sublunar world not a ?strict determinism? as on the lunar base. Owing to the fact that humans are thinking beings, they are not only willed but also a being who can make a choice. They can use their preference positively but also they can use it negatively, too. However, human beings need a volitional education to use his aptitude in a positive way. The person who will present this volitional education should be exclusive ?first director? . He is the wise man who has wisdom. In this sense, first director is the pioneer who will takes people into deific happiness, real happiness. It is not possible for every human being to be the first director but also it is not possible for every human being to have a good aptitude. Human being has both good and bad aptitudes congenitally. Only Deity has goodness due to his essence, he; does not have contrast of evil. In fact, human beings have both goodness and evil as two averse powers. The important point for them is to reveal the good characteristics. Humane happiness substantiates depending upon deific will. But choosing the evil is also a behavior peculiar to human being. As conclusion, on humane basis, ?a compulsory determinizm ? cannot be mentioned