İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesihttp://hdl.handle.net/20.500.12397/9972024-03-28T16:40:37Z2024-03-28T16:40:37ZKüresel Belirsizliğin Borsa İstanbul İmalat Sanayi Üzerindeki EtkisiAtıcı Ustalar, SinemŞanlısoy, Selimhttp://hdl.handle.net/20.500.12397/139602023-06-05T06:50:07Z2023-01-01T00:00:00ZKüresel Belirsizliğin Borsa İstanbul İmalat Sanayi Üzerindeki Etkisi
Atıcı Ustalar, Sinem; Şanlısoy, Selim
Ekonomik kriz ve durgunluk dönemlerinde yatırımcılar, yaşanan belirsizlik ortamı nedeniyle ekonominin geleceğini
öngörebilme sorunu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Özellikle reel sektörde ortaya çıkan yüksek belirsizlik sonucu hisse
senedi piyasasının oynaklığı da yükselmektedir. Bu bağlamda, reel sektör belirsizliğinin, hisse senedi piyasasının oynaklığı
üzerindeki pozitif etkisinin küresel kriz dönemlerinde belirginleşeceği beklenebilir. Bu bağlamda çalışmanın amacı reel
sektör belirsizliğinin, Türkiye’nin imalat sanayi sektörünün hisse senedi getirilerinin oynaklığı üzerindeki etkisini 2008
Küresel Finans Krizi ve COVID-19 Krizi çerçevesinde tartışmaktır. Üstel GARCH modelinin kullanıldığı analiz, 2008 Küresel
Finans Krizi dönemini temsil etmesi için 15 Eylül 2008-30 Haziran 2009 ve COVID-19 Krizi dönemini temsil etmesi için ise
10 Mart 2020-25 Şubat 2022 tarihleri için gerçekleştirilmiştir. Analizde imalat sanayini temsil etmesi için gıda, kimya,
tekstil, kâğıt, taş ve toprağa dayalı sanayi, metal ana sanayisi ile metal eşya sanayisinin hisse senetlerinin getirisi
kullanılmıştır. Model sonuçları reel sektör belirsizliğinin arttığı küresel kriz dönemlerinde hisse senedi piyasasının
oynaklığının arttığını göstermektedir. Model bulgularına göre 2008 Küresel Finans Krizi ve COVID-19 Krizi’nde
Türkiye’nin imalat sanayi sektörünün hisse senedi getirilerinin oynaklığı artarken; hisse senedi oynaklığı COVID-19
Krizi’nde daha yüksek hesaplanmıştır. 2008 Küresel Finans Krizi, imalat sanayi sektörünün ortalama getirilerini
etkilerken; COVID-19 Krizi ise daha çok sektör getirilerinin oynaklığını etkilemektedir. Sonuç olarak model bulguları,
COVID-19 Krizi gibi reel sektörde ciddi daralmalara neden olan krizlerin hisse senedi piyasası oynaklığı üzerindeki
etkisinin daha baskın olduğunu göstermektedir.; In times of economic crisis and recession, investors face the problem of predicting the future of the economy due to the environment of uncertainty. The volatility of the stock market increases as a result of the high uncertainty especially in the real sector. In this sense, it can be expected that the positive effect of real sector uncertainty on the volatility of the stock market will become more evident in times of global crisis. In this context, the aim of the study is to discuss the effect of real sector uncertainty on the volatility of the stock returns of Turkey's manufacturing industry within the framework of the 2008 Global Financial Crisis and the COVID-19 Crisis. The analysis, using the exponential GARCH model, is conducted for September 15, 2008, to June 30, 2009, to represent the 2008 Global Financial Crisis period, and from March 10, 2020, to February 25, 2022, to represent the COVID-19 Crisis period. In order to represent the manufacturing industry in the analysis, the returns of the stocks of the food, chemistry, textile, paper, stone, and soil-based industries, metal main industry, and metal goods industry are used. The model results show that the volatility of the stock market increases during global crisis periods when the real sector uncertainty increases. According to the model findings, while the volatility of the stock returns of Turkey's manufacturing industry sector increased during the 2008 Global Financial Crisis and the COVID-19 Crisis; stock volatility was calculated higher in the COVID-19 Crisis. While the 2008 Global Financial Crisis affected the average returns of the manufacturing industry sector; The COVID-19 Crisis, on the other hand, mostly affects the volatility of sector returns. As a result, the model’s findings show that the effects of crises that caused serious contractions in the real sector, such as the COVID-19 Crisis, on stock market volatility are more dominant.
2023-01-01T00:00:00ZHollanda Hastalığı: Endonezya-Palm Yağı ÖrneğiŞanlısoy, SelimYıldız, Sevim Nurbanuhttp://hdl.handle.net/20.500.12397/139582023-06-05T06:52:00Z2023-03-09T00:00:00ZHollanda Hastalığı: Endonezya-Palm Yağı Örneği
Şanlısoy, Selim; Yıldız, Sevim Nurbanu
Palm yağı, gıdadan, kimya sanayi ve enerji sektörüne kadar birçok alanda ihtiyaç duyulan önemli bir hammadde olarak karşımıza çıkmaktadır. Endonezya, dünyadaki en büyük palm yağı üreticisidir ve bu ürünü yurtiçinde ve yurtdışında pazarlamak için büyük bir potansiyele sahiptir. Geniş bir üretim kapasitesi ile birlikte, bu ürünün ihracatından kazanılan gelirin etkin bir şekilde kullanılamaması ekonomik büyüme oranı üzerinde olumsuz etki yaratabilmektedir. Bu husus literatürde Hollanda Hastalığı olarak adlandırılmaktadır. Bu kapsamda çalışmada 2000:Q12021:Q4 dönemi için Endonezya’da Hollanda Hastalığı’nın geçerliliğini asimetrik olarak incelenmesi amaçlanmaktadır. Shin vd. (2014) tarafından önerilen doğrusal olmayan gecikmesi dağıtılmış otoregresyon modelinin (NARDL) kullanıldığı çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, uzun dönemde palm yağı fiyatlarındaki pozitif şokların reel efektif döviz kuru üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Elde edilen bulgular, Endonezya ekonomisinde Hollanda Hastalığı’nın geçerli olduğunu ifade etmektedir. Bu bağlamda Endonezya’da ortaya çıkan gelir artışından özellikle yüksek teknolojiye sahip imalat sanayine daha fazla kaynak aktarımı sağlanarak mal çeşitlendirilmesine gidilmesi, kurumsal yapının güçlendirilmesi böylece kaynakların daha iyi yönetilmesinin sağlanması, eğitim ve bilime daha fazla kaynak aktarılması bu ülkede yaşanan Hollanda Hastalığı’nın çözümünü sağlayacaktır.; Palm oil emerges as an important raw material needed in many fields from food to chemical
industry and energy sector. Indonesia is the largest palm oil producer in the world and has great
potential to market this domestically and internationally. With a huge production capacity, the
inability to effectively use income obtained from export of this product may have an adverse effect on
the economic growth rate. This issue is called the Dutch Disease in literature. In this study, it is
proposed that the validity of the Dutch Disease needs to be investigated asymmetrically in Indonesia
during the period of 2000:Q1-2021:Q4. Using “The Nonlinear Lag Distributed Autoregressive
Model” (NARDL) suggested by Shin et al. (2014), it is found that the positive shocks to palm oil price
have a positive impact on real effective exchange rate. The findings indicate that the Dutch Disease
hypothesis is valid in Indonesia. In this context, the income increase in Indonesia, leading to the
diversification of goods by transferring more resources especially to the high-tech manufacturing
industry, and the strengthening of the institutional structure, thus ensuring better management of
resources, and transferring more resources to education and science will provide a solution to the
Dutch Disease experienced in this country.
2023-03-09T00:00:00ZTürkiye’de 1980 Sonrası Dönemde Yaşanan Ekonomik Krizlerin AnaliziAydın, Üzeyirhttp://hdl.handle.net/20.500.12397/139522022-12-02T12:47:54Z2022-01-01T00:00:00ZTürkiye’de 1980 Sonrası Dönemde Yaşanan Ekonomik Krizlerin Analizi
Aydın, Üzeyir
Bu çalışmada, Türkiye’de 1980 sonrası dönemde gündeme gelen yapısal dönüşüm
ile birlikte ortaya çıkan ekonomik gelişmeleri değerlendirebilmek, ekonomik krizlerin
bir daha yaşanmasını engelleyecek gerekli önlem ve politikaları ortaya koyabilmek
için Türkiye’de 1980 sonrası dönemde yaşanan ekonomik krizler analiz edilmiştir.
Bu amaçla, bir ekonomik krizin nasıl bir ortamda ortaya çıkabileceği teorik olarak
incelenerek, olası kriz türleri ile bu krizlerin içsel ve dışsal boyuttaki ekonomik, politik,
sosyo-kültürel nedenleri araştırılmıştır. Genel olarak ortaya konulan ekonomik krizlere
ilişkin teorik yaklaşımlardan sonra konu Türkiye bağlamında ele alınmıştır.
Bu incelemeler, Türkiye’de ortaya çıkan ekonomik krizlerin başlıca nedenlerinin
ekonomik, politik ve sosyo-kültürel alanlardaki dengesizliklerin oluşturduğunu
göstermiştir. Bu dengesizliklerin yanı sıra uygulanan istikrar programlarının getirmiş
olduğu ilave nedenler ve uluslararası koşullardaki krizi besleme yönündeki
gelişmelerin varlığının Türkiye’deki ekonomik krizlerin nedenlerine çok karmaşık bir
yapı kazandırdığı anlaşılmıştır.
Böyle bir yapı içinde ortaya çıkan 1994, 1998 ve 2001 yılı krizlerinin Türkiye’de
ekonomik ve sosyal maliyeti çok yüksek olan kayıplara neden olduğu, uygulanan
istikrar programlarının ise her seferinde yeniden başa dönülmesi gibi başarısız
sonuçlar doğurduğu görülmüştür.
Bu incelemeler, Türkiye’de yaşanan krizlerin bir daha yaşanmaması için alınacak
önlemlerin hem ulusal hem de uluslararası çok yönlü koşulların dikkate alınması ve
uygulamaya konulan önlemlerin kararlı bir biçimde uygulanması zorunluluğuna işaret
etmiştir
2022-01-01T00:00:00ZTürkiye’de Genç İşsizliğinin Profili: Panel Logit Model TahminiEmeç, HamdiÜçdoğruk Birecikli, ŞenayAcar Balaylar, Nilgünhttp://hdl.handle.net/20.500.12397/139462022-05-20T04:47:26Z2021-12-01T00:00:00ZTürkiye’de Genç İşsizliğinin Profili: Panel Logit Model Tahmini
Emeç, Hamdi; Üçdoğruk Birecikli, Şenay; Acar Balaylar, Nilgün
Türkiye’nin sosyo-ekonomik gelişimini en çok etkileyen sorunlardan birisi işsizliktir. Bununla birlikte hem dünyada hem de
Türkiye’de gençlerin işsizliği yetişkin işsizliğine göre daha hızlı artmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de genç işsizlerin
profilini ortaya koymak ve genç işsizliğe neden olan sosyo-ekonomik faktörleri belirlemektir. Çalışmada Türkiye İstatistik
Kurumunun 2014 - 2017 yılları arasında yaptığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması Anketi Panel Verileri kullanılmıştır.
Anket verilerine göre 15 - 29 yaş aralığında örneklemdeki 38.109 gencin 23.375’i işsizdir. Bireyin işsizliğini etkileyen faktörler
fert ve hane bazında, tesadüfi etkiler dengesiz panel logit model kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz bulgularına göre
kadınların erkeklere göre, evli olanların bekarlara göre işsiz olma olasılığının daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. 15 yaşından
29 yaşına doğru gidildikçe bireyin işsizliği devam etmektedir. Eğitimlerine bakıldığında ancak üniversite ve sonrasında işsiz
olma olasılığında azalma görülmektedir. Gencin birlikte yaşadığı hanenin maddi yoksunluğu gibi değişkenlerin bireyin
işsizliğini arttırıp arttırmadığına bakılmış, hanenin geçinme durumu zorlaştıkça genç bireyin işsiz olma olasılığının arttığı da
ortaya çıkmıştır. İncelenen panel yıllarında 2014 yılına göre 2015, 2016 ve 2017 yıllarında bireyin işsiz olma olasılığı ne
yazık ki gittikçe artmıştır
2021-12-01T00:00:00Z