Edebiyat Fakültesi Dergisihttp://hdl.handle.net/20.500.12397/7802024-03-29T08:44:55Z2024-03-29T08:44:55ZESKİ KIRGIZLAROSMONOV, O. C. http://hdl.handle.net/20.500.12397/8082020-06-16T12:44:28Z2013-01-01T00:00:00ZESKİ KIRGIZLAR
OSMONOV, O. C.
2013-01-01T00:00:00ZBİR SÖZ EDİMİ OLARAK YARGI EDİMİAYSEVER, LEVENThttp://hdl.handle.net/20.500.12397/8072020-06-16T12:44:28Z2013-01-01T00:00:00ZBİR SÖZ EDİMİ OLARAK YARGI EDİMİ
AYSEVER, LEVENT
Yargı edimi, en genel anlamıyla, doğada karşımıza çıkan bir olguyu ya da insanın yapıp etmiş olduğu bir şeyi (bir eylemini, bir eserini) genel bir yasanın, ilkenin ya da kuralın "terazisinde tartma" edimidir ve iki temel yönü vardır. Birincisi, ancak ve ancak dille yerine getirilir: bir karar ve o karara götüren gerekçelersöyleyerek ya da yazarak dile getirilmeden bir yargı ediminde bulunulamaz. İkincisi, hayatın her alanına yayılır ama yargı konusu edilen şeyin ne olduğuna ve yargı ediminde bulunurken kullanılan genel ilkeye bağlı olarak iki farklı türü vardır: (1) doğa olaylarını her türlü tartışmadan uzak olarak kabul ettiğimiz doğa yasalarının "terazisinde tartma" edimi olarak yargı edimi ve (2) insanın yapıp ettiklerini tartışmaya açık olduğunu kabul ettiğimiz genel ilke ya da kuralların "terazisinde tartma" edimi olarak yargı edimi. Bu yazıda, ikinci türe giren ve yargıçlartarafından yerine getirilen yargı edimin karmaşık ve çok boyutlu bir edim olduğuna dikkat çekilmekte, arkasından yargı ediminin bir dil edimi olduğu belirtilip dil edimleri konusunda genel bir söz edimleri kuramı geliştirmiş olan John L. Austin ve John R. Searle'ün gözünde yargı ediminin ne tür bir dil edimi olduğuna bakılmakta, sonra çağdaş bir hukuk kuramcısının bu genel söz edimleri kuramından yola çıkarak bir yargı kararı örneği üzerinden yaptığı bir yargı edimi çözümlemesi üzerinde durulmakta, en sonunda söz edimleri kuramı çerçevesinde yapılan bu yargı edimi çözümlemesinin, siyaset, etik, estetik ve zanaat alanlarında kendisini gösteren yargı edimleri konusunda bize sunduğu olanaklar üzerinde durulmaktadır. Judicial act, in its most general meaning, is the act of evaluating a natural phenomenon or human practice in terms of a general law, principle or rule. It involves two aspects. First, it can only be carried out through language: There cannot be judicial act without expressing, verbally or in writing, the decisions and the justification for the decisions. Second, it is found in all facets of life but it is distinguished into two depending on the general principle utilized in the judicial act: (1) Judicial act as evaluating a natural phenomenon in terms of natural laws taken to be indisputable. (2) Judicial act evaluating human practice in terms of general principles or rules, which can be debated. Judicial acts in the second category, carried out by judges, are complex and multidimensional acts. They are linguistic acts that need to be analyzed from the perspectives of John L. Austin and John R. Searle who developed a theory of speech acts. In this article, departing from the general speech acts theory of a modern legal theorist, a judicial acts analysis is examined. The article then dwells upon the possibilities this analysis provides regarding the judicial acts seen in the areas of politics, ethics, aesthetics and craft.
2013-01-01T00:00:00ZİŞVERENLERİN BAKIŞ AÇISINDAN TÜRKİYE'DE KADIN İSTİHDAMI: BİR ALAN ARAŞTIRMASIYILDIZ, Özkanhttp://hdl.handle.net/20.500.12397/8062020-06-16T12:44:28Z2013-01-01T00:00:00ZİŞVERENLERİN BAKIŞ AÇISINDAN TÜRKİYE'DE KADIN İSTİHDAMI: BİR ALAN ARAŞTIRMASI
YILDIZ, Özkan
Bu çalışma, Türkiye'de kadın istihdamına bölgesel düzeyde yapılan bir araştırmayla ışık tutmaktadır. Araştırma, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) illeri içinde yer alan Gaziantep, Adıyaman ve Kilis illerinde (TUİK TRC1) yapılmıştır. Her üç ilden 500 firma örneklem olarak seçilmiştir. Çalışma söz konusu illerde "kadın işgücünün" sektörel özelliklerini, kadın istihdamının mevcut durumu ve geleceğini, 'işverenlerin' perspektifinden kadın istihdamının görünümünü, sorunlarını ve beklentilerini analiz etmektedir. This study aims to throw fresh light on women employment in Turkey with the research performed on regional level. The research has been performed in Gaziantep, Adıyaman and Kilis ("TUİK TRC1") which are among the cities of the Southeastern Anatolia Project (GAP). 500 companies from each three cities have been selected as sample. The study examines and analyzes the sectoral qualifications of women labor force, current situation and future of women employment, women employment from employers' perspective, problems and expectations.
2013-01-01T00:00:00ZLOCAL PEOPLE OR LOCAL VICTIMS?: AMITAV GHOSH'S THE HUNGRY TIDE AND KAREN TEI YAMASHITA'S THROUGH THE ARC OF RAIN FORESTÇETİN, Önderhttp://hdl.handle.net/20.500.12397/8052020-06-16T12:44:28Z2013-01-01T00:00:00ZLOCAL PEOPLE OR LOCAL VICTIMS?: AMITAV GHOSH'S THE HUNGRY TIDE AND KAREN TEI YAMASHITA'S THROUGH THE ARC OF RAIN FOREST
ÇETİN, Önder
Rooted especially in the North American literary tradition, ecocriticism studies the "relationship between physical space and literature." As a constantly evolving literary theory, ecocriticism has expanded its scope to explore literatures from other countries around the world and bring into contact a wide variety of texts that have environmental orientation. As a result of this expansion out of national borders, concepts like local and global are in discussion especially in postcolonial literatures in which the identity formation plays a crucial role. This paper will discuss The Hungry Tide by Amitav Ghosh and Through the Arc of Rain Forest by Karen Tei Yamashita building on the argument of Ursula Heise in "Local rock and Global Plastic," focusing on the concept of "deterritorialization" and compare these two literary texts from different geographical locations of the world and suggest that the deaths of literary characters like Fokir in Hungry Tide and Mane Pena in Rain Forest might be considered both as the indication of failure of the globalization project and preservation policies by utilizing the knowledge of the local people. Köklerini özellikle Kuzey Amerika edebiyatından alan ekolojik eleştiri kuramı edebiyat ve fiziksel çevre arasındaki ilişkiyi inceler. Sürekli gelişen bir edebiyat teorisi olarak ekolojik eleştiri kuramı araştırma kapsamını genişleterek dünya üzerindeki diğer ülke edebiyatlarını da inceleme altına almış ve çevre konularına odaklı geniş bir metin yelpazesini bir araya getirmiştir. Ulusal edebiyatın sınırları dışına çıkılması sonucu, yerel ve küresel gibi kavramlar özellikle kimlik oluşumunun önemli rol oynadığı sömürgecilik sonrası edebiyatlar dahilinde tartışmaya açılmıştır. Bu makale Amitav Ghosh'un The Hungry Tide ve Karen Tei Yamashita'nin Through the Arc of Rain Forest adli eserlerini Ursula Heise'nin "Local rock and Global Plastic," adlı makalesinin odak noktası olan "deterritorialization" kavramını baz alarak tartışacaktır. Bu makale ayni zamanda dünyanın farklı coğrafyalarından esinlenen bu iki romanı karşılaştıracak ve bu edebiyat eserlerinde hayatlarını kaybeden Fokir ve Mane Pena gibi karakterlerin küreselleşme projesinin ve yerel halkın bilgisine dayalı muhafaza politikalarının başarısızlığına işaret ediyor olabileceğini öne sürecektir
2013-01-01T00:00:00Z