Abstract:
Bir tümceyi anlamanın birincil koşulu olan ‘kim kime ne yaptı?' bilgisini belirleme işlemi, yani bir tümcenin ne tür bir olayı betimlediğinin, katılımcıların kimler olduğunun ve betimlenen olayda bu katılımcıların hangi rolü oynadığının ortaya konması için dilbilim kuramları ya dış dünyadaki olaylar yani hareket, oluş ve kılışları kodlayan eylemleri ya da olayların kendilerini sınıflandırma yoluna gitmişlerdir. Ancak bu çalışmalar, 19. yy. özne kavramlarına karşılık gelen ve her tümcede eşzamanlı olarak bulunan üç işlevsel boyuttan yalnızca birine odaklanmakta ve diğer boyutları göz ardı etmektedirler. Bu aşamada, söz konusu üç işlevsel boyutu birbirleri arasındaki etkileşimle birlikte kodlayan yüklemleme kavramını ele almak gerekmektedir. Yüklemleme olgusunu inceleyebilmek için ise, kuramsal çerçeve olarak bu üç işlevi bir arada ele alabilecek bir kuram seçmek zorunluluğu doğmaktadır. Bu çalışmada da, öncelikle ‘kim kime ne yaptı' bilgisini temsilleştiren yapıların dilbilim kuramlarında nasıl çözümlendiği incelenecek daha sonra, yaygın dilbilim akımlarından farklı olarak İşlevsel Dilbilgisi çerçevesinde önerilen olay durumları yaklaşımı incelenecektir. Olay durumlarını dilsel olarak kodlayan yüklemelemeye ilişkin bilgi verildikten sonra ise, yüklemlemeyi her yönüyle inceleyebilecek bir kuram önerilecektir. In the process of defining the information ‘Who did what to whom', which is the first condition in apprehending a sentence, in other words defining the kind of the event the sentence describes, determining the participants in the event and designating the role that these participants take in the event, the theories of linguistics either tried to classify the events themselves or the verbs which encode an activity, a doing or a happening in some world. However, these studies overlook the functional dimensions, namely the metafunctions of language corresponding to three concepts of subject in the 19th century and existing in all sentences, and focus only one of these levels. In this respect, the concept of predication which designates the meta-functions of language with the interaction among them, should be investigated. In order to handle predication, a theoretical framework which can analyse these tree meta-functions together should be selected. In the study first a brief summary of the approaches to analyse the information ‘who did what to whom' will be given; then differently from the mainstream linguistics, the concept of State-of-Affairs brought forward by Functional Grammar will be summarized. After a brief section on predication which designates the State-of-Affairs, a new theoretical framework which can analyse predication in every aspect will be introduced.