Abstract:
Öz (Tr): Çevresel bozulma 1970lerden bu yana uluslararası ilişkilerde hem akademik tartışmaların hem de dünyaya dair sosyo-politik kaygıların önemli konularından biri olmuştur. Ancak güvenlik çevre ilişkisi 1990lara kadar akademik çevrelerin çok da ilgisini çekmemiştir. Soğuk Savaş dönemi boyunca kapsamlı ve tamamlayıcı bir güvenlik anlayışının kabulü için yapılan tüm çağrılar, sahada Süper Güçlerin çekişmesi, kuramsal alanda da realist/neo-realist hakimiyetin gölgesinde kalmıştır. Ortodoks realist okulun tüm sert eleştirilerine rağmen, 1990'ların başında Sovyetler Birliği'nin çözülmesiyle birlikte güvenlik-çevre ilişkisi giderek daha önemli ve tartışılır bir hale gelmiştir. Çalışma günümüzde giderek önemi artan güvenlik-çevre bağlantısını güvenliğin referans nesneleri olan devlet ve birey açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Devlet ve bireyi merkez alan kuramsal çerçevede, çevresel bozulmanın ulusal güvenlik ve insan güvenliği üzerindeki etkileri Türkiye'ye özel bir vurgu yaparak anlatılacaktır. Öz (Yabancı): Environmental degradation has been a significant matter of academic debate and sociopolitical concern in international relations since the 1970s. However the linkage between environmental degradation and security did not receive scholarly attention until 1990s. During the Cold War period, the call for a comprehensive and complementary security agenda encompassing non-military threats was overshadowed by Superpower rivalry as well as realist/neo-realist predominance. Despite heavy criticisms from the orthodox realist school of international relations, environment-security linkage became gradually significant after the disintegration of the Soviet Union by the beginning of the 1990s. This study aims to explore the links between environmental degradation and security by pointing out human beings and the states as the core referent objects of security. Within the framework of this theoretical background, the impacts of environmental degradation on state and human security in the post Cold War period will be evaluated with special reference to Turkey.