Abstract:
Giriş ve Amaç: Arteriyel sertliğin birçok çalışmada hipertansiyon, inme, kardiyovasküler olaylar ve mortalitenin bağımsız bir prediktörü olduğu gösterilmiştir. Arteriyel sertliği gösteren parametrelerden biri olan nabız dalga hızı; kardiyovasküler hastalıkların bir prediktörü olarak farklı hasta gruplarında çalışılmıştır. Direkt olarak koroner arter hastalığının yaygınlığı ve nabız dalga hızı arasındaki ilişki ile ilgili yayınlar çok fazla olmasada; klinik çalışmalar nabız dalga hızı ile koroner arter hastalığı mevcudiyeti arasındaki ciddi klinik bağlantıyı ortaya koymaktadır. Bizim çalışmamızdaki amaç nabız dalga hızı ile koroner arter hastalığı ve yaygınlığı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Materyal ve Metodlar: Çalışmaya koroner arter hastalığı tanısı olmayan ancak semptom, bulgu ve koroner risk profilleri değerlendirilerek koroner arter hastalığı şüphesi ile koroner anjiyografi planlanan 33-73 yaş arası 34'ü kadın, 69'u erkek olmak üzere toplam 103 ardışık hasta dahil edildi (yaş ortalaması 55,2 ± 8,5). SphygmoCor (AtCor Medical Instruments) markalı tonometri cihazı ile tüm hastaların aortik NDH hesaplandı. Tüm hastalara koroner arter hastalığı öntanısı ile koroner anjiyografi uygulandı. 103 hastadan 59' unda KAH tesbit edilirken 44 hastada KAH saptanmadı. Hastalar KAH olan ve olmayan gruplar adı altında değerlendirildi. Koroner arter hastalığı saptanan grupta koroner arter hastalığının ciddiyeti açısından her hastanın Gensini skoru hesaplandı. Bulgular: Tüm hasta grubunun ortalama NDH 7,0 ± 2,6 olarak saptanırken, KAH grubunda NDH 8,6 ± 2,0 diğer grupta 5,0 ± 1,8 olarak istatistiksel farklı bulundu (p< 0.001). NDH ile koroner arter hastalığı mevcudiyeti arasındaki istatistiksel anlamlılığın yanı sıra KAH yaygınlığı ile NDH arasında ciddi korelasyon saptandı. NDH'nın KAH'lığını saptamadaki duyarlılık ve özgüllüğü ROC eğrisine göre belirlendi. NDH cutoff değeri olarak 7,3 alındığında duyarlılık % 83,1, özgüllük ise % 86,4 bulundu. Aynı cutoff değeri için nabız dalga hızının koroner arter hastalığını saptamada pozitif prediktif değer % 89, negatif prediktif değer ise % 79,1 saptandı. Sonuç: Koroner arter hastalığını öngörmede çeşitli noninvaziv tetkikler kullanılmaktadır. Bu tetkiklerin basit olması yanında KAH'lığını tahmin etmede doğruluk oranı yüksek olması gerekmektedir. Günümüzde KAH öngörmede kullanılan tetkiklerde ciddi mesafeler katedilmiştir ancak halen hiçbir testin duyarlılığı ve özgüllüğü tüm hasta grubunu tahmin etmede yeterli değildir. Bu nedenle her zaman tanıyı öngörmede yeni destekleyici yöntemlere ihtiyaç vardır. Bu açıdan bakıldığında nabız dalga hızı; poliklinik şartlarında tonometri cihazı ile maliyetsiz ölçülebilen non invaziv bir yöntem olarak önem kazanmaktadır. Introduction and objective: It was shown in several studies that arterial stiffness is a predictor of hypertension, stroke, cardiovascular events and mortality. Pulse wave velocity (PWV) , one of the parameters showing arterial stiffness, was studied in many different patient groups. Even though there are few publications about relationship between extent of coronary artery disease and pulse wave velocity, clinical studies indicate a relation between pulse wave velocity and presence of coronary artery disease. Purpose of this study is to demonstrate a relationship between pulse wave velocity and presence and extent of coronary artery disease. Material and methods: 103 consecutive patients for whom coronary angiography planned because of symptoms and risk profiles were included in this study. 69 were male and the patients were between 33-73 years old (mean age: 55,2±8,5). Aortic PWV's of all pateints were calculated by using SphygmoCor (AtCor medical Instruments) tonometry. Coronary angiography was performed for all patients due to coronary artery disease suspicion. Coronary artery disease was diagnosed in 59 of 103 patients, 44 patients were free of the disease. Patients were subdivided into two groups as patients with coronary artery disease and patients without coronary artery disease. Gensini score showing the severity of coronary artery disease was calculated in patients with coronary artery disease. Findings: Mean PWV of all patients was 7.0 ± 2,6. Mean PWV of patients with coronary artery disease was 8.6 ± 2.0 while it was 5,0 ± 1.8 in patients without coronary artery disease. The difference was statistically significant.( p < 0,001) while there was a significant relationship between presence of coronary artery disease and PWV, there was a strong correlation between PWV and the extent of coronary artery disease. Sensitivity and specificity of PWV in determination of coronary artery disease were calculated by ROC curve. When the cut off value of PWV was taken as 7.3, the senstivity was 83.1% and specificity was 86.4 %. For the same cut off value the positive predicive value of PWV in determination of coronary artery disease was 89% and negative predictive value was 79.1 % . Results: Several non invasive techniques are being used to detect coronary artery disease. These tecniques are required to be easily applicable and to have a high positive predictive values. Remarkable achievements are carried out in predicting coronary artery disease but stil no tests are effective enough to predict coronary artery disease in all patients. So always there's a need for additional methods in screening and diagnosis. By this view PWV calculated by using tonometry in daily practice represents a valuable and non invasive method