Abstract:
Amaç: Konjenital hipotiroidi (KH) çocuklardaki önlenebilir mental retardasyonun en sık görülen sebeplerinden biridir. Tiroid disgenezileri, tiroid hormonu üretim ve etkinliğindeki bozukluklar ve santral hipotiroidi veya geçici hipotiroidi tablolarıyla karşımıza çıkabilir. Bu çalışmada geçici ve kalıcı konjenital hipotiroidili olguların etiyoloji, tanı yaklaşımları, tedavi dozları ve süreleri prognoz açısından karşılaştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Endokrinoloji Bilim Dalı'nda 1997-2007 yılları arasında KH tanısı ile tedavi alan 122 hasta (59 erkek, 63 kız) çalışmaya dahil edildi. Hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Tüm hastaların yaşları, gestasyonel haftaları, boy SDS, kilo SDS, aile hikayeleri, tanı esnasındaki semptomlar ve tanı konma yaşları değerlendirildi. Başlangıçta, tedavinin birinci ayında, birinci, ikinci, üçüncü yıllarında ve tedavi kesilenlerde kesildikten 1 ay sonra bakılan total T4, total T3, serbest T4, serbest T3, TSH düzeyleri not edildi. Tedavi başlangıcında, birinci, ikinci ve üçüncü yıl sonunda almakta olduğu tedavi dozları hesaplandı. Tiroid ultrasonografisi ve Tc 99 m sintigrafisi çekilenler not edildi. Yaşına göre WISC-R ve Denver zeka testleri ile gelişim değerlendirmeleri yapılan hastaların sonuçları alındı. Değerlendirmeler çocuk psikiyatrisinde uzman psikolog tarafından yapıldı. Verilerin istatiksel analizleri SPSS 11,5 paket programında yapıldı. p Bulgular: Olgular değerlendirildiğinde kalıcı KH grubundaki hastaların %20,4'ünde başvuru esnasında semptom olduğu saptanırken, geçici konjenital hipotiroidili grupta bu oran %3,4 bulundu ve aradaki fark istatiksel olarak anlamlıydı (p=0,041). Her iki grupta da en sık karşılaşılan başvuru semptomu uzamış sarılıktı. Geçici KH grubundaki olgularda bakılan tiroid ultrasonografi ve sintigrafilerinin normal saptanma oranı kalıcı hipotiroidili olgulara göre anlamlı olarak daha fazlaydı (p Tanı esnasında bakılan serum TSH ve total T4 düzeyleri kalıcı KH hasta grubunda geçici hipotiroidi grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p Sonuç: Bölgemizde geçici KH oranının oldukça yüksek olması bazı hastaların kalıcı hipotiroidi olarak değerlendirilip gereksiz yere uzun süre L - Tiroksin tedavisi kullanmak zorunda kalmalarına yol açmaktadır. Özellikle tiroid ultrasonografisi ve sintigrafisinin normal olması ve ilk tanı esnasında bakılan serum TSH ve T4 düzeyleri ayırıcı tanıda önem taşımaktadır. Ayrıca çalışmamızın yapıldığı dönemlerde konjenital hipotiroidili hastaların bir kısmının hekime geç ulaşabildikleri göz önüne alındığında KH tarama programının ülkemiz için önemi bir kere ortaya çıkmaktadır. Aim: Congenital hypothyroidism (CH) is one of the most frequent preventable reasons of mental retardation in children. The entity can present with thyroid dysgenesis, alterations in synthesis and effect of thyroid hormones, central hypothyroidism or transient hypothyroidism. Here, the etiological factors, diagnostic approaches, and dose and duration of treatment were compared between cases with transient and permanent hypothyroidism with respect to prognosis. Subjects and Methods: One hundred and twelve patients (59 males, 63 females) who received treatment with the diagnosis of CH between 1997 and 2007 in Division of Endocrinology, Department of Pediatrics, Faculty of Medicine, Dokuz Eylul University were included in the study. The records of the patients were reviewed retrospectively. Data of all patients regarding age, gestational age, height SDS, weight SDS, medical family history, symptoms and age at the time of diagnosis were evaluated. Total T4, total T3, free T4, free T3, and TSH levels obtained at the onset of the treatment, by the end of first, second, and third years of treatment and, in whom treatment was ceased, after one month of discontinuation. The cases with thyroid ultrasonography and Tc 99m scintigraphy were noted. The results of the cases underwent WISC-R or Denver developmental tests, according to their age, were obtained. Those evaluations were made by a psychologist working in Department of Pediatric Psychiatry. The statistical analysis of the data was made with SPSS software, version 11.5. A p-value of Results: When the cases were evaluated, the rate of symptoms at the time of diagnosis was found to be 20.4% in cases with permanent CH while this rate was 3.4% in cases with transient CH and this difference was statistically significant (p=0.041). The most frequent presenting symptom was prolonged jaundice in both groups. The rate of normal thyroid ultrasonography and scintigraphy studies was significantly higher in cases with transient CH compared to those with permanent CH (p Serum TSH and total T4 levels at the time of diagnosis were found to be significantly higher in permanent CH group in comparison to transient CH group (p Conclusion: The noticeably high frequency of transient CH in our region leads to the result that some of the patients were considered to have permanent hypothyroidism and had to be unnecessarily treated with L-thyroxine for a long time. In particular, normal thyroid ultrasonography and scintigraphy and TSH and T4 levels at the time of diagnosis have important impact in differential diagnosis. Additionally, the importance of screening program for our country emerges once more given the late admission to medical care observed in some cases with CH during our study period. Key Words: Congenital hypothyroidism, thyroid hormone, transient hypothyroidism