Abstract:
Amaç: Adezyonlar, serosa ile çevrili normalde birbiri ile birleşmeyen fakat yaralanmalarını takiben iki yada daha fazla yüzeyler arasında meydana gelen anormal birleşmelerdir. İntraabdominal operasyon geçiren hastaların yaklaşık % 90'ında adezyon gelişebilir. Ancak bunların %20-30 kadarı klinik bir tablo yaratmaktadır. Adezyonların tedavisi çoğunlukla konservatif olarak sağlanabilse de klinik tablo, reoperasyonlar, barsak rezeksiyonları, komplike enterokütan fistüller, peritonit gelişimi gibi süreçlerle hastanın kaybına kadar gidebilmektedir. Bu çalışma; sıçanlarda deneysel olarak oluşturulan intraabdominal adezyonları önlemede bilinen antioksidan, antienflamatuar, fibrinolitik etkisi gibi bilinen özelliklere sahip N-asetilsisteinin etkinliğini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Yirmi adet erkek Wistar - Albino cinsi sıçan (250-350 gr) 2 gruba ayrılarak çalışıldı.Sıçanlarda anestezi intramuskuler (i.m.) 50 mg/kg ketamin(Ketalar®, Pfizer) ve 10 mg/kg ksilazin hidroklorür (Rompun® Bayer) karışımı ile sağlandı. Steril şartlar altında karın boşluğuna 3 cm'lik bir insizyonla girildi. Tüm sıçanlarda kuru bir gazlı bez yardımı ile çekumun antimezenterik yüzeyi ve komşuluğundaki periton yüzeyine abrazyon yapıldı. Bu işleme yüzeylerde peteşial kanama odakları görülünceye kadar devam edildi. Birinci grup sıçanlara tek doz 1 ml. serum fizyolojik intraperitoneal olarak uygulanıp insizyon kapatıldı. İkinci grup sıçanlara 300 mg/kg NAC (ASIST %10 3 ML 300 MG Hüsnü Arsan İlaçları A.Ş.) intraperitoneal olarak verilip 3¬\0 ipek sütür ile devamlı dikişler ile insizyon kapatıldı. Yedi gün sonra tüm hayvanlar yüksek doz eterle sakrifiye edildi ve ilk cerrahi işlemde olduğu gibi tekrar ameliyata hazırlandı. Eski insizyon hattından batın boşluğuna girildi. Önce adezyonlar makroskopik olarak adezyon şiddet sınıflamasına göre 0-3 arasında derecelendirildi. Makroskopik sınıflama yapıldıktan sonra yaralanma oluşturulan çekum anterior duvarı ile pariyetal periton varsa adezyon bantları ile birlikte cilt hariç tüm katları içerecek şekilde patolojik örnekleme için eksize edildi. Sonrasında patolojik piyesler %10'luk tamponlanmış formolde fiske edildi ve parafin bloklara gömüldü. 3 mm kalınlığında kesitler lam üzerine alındı ve hemotoksilen-eosin boyası ile boyanarak ışık mikroskobunda histolojik bölüm skorlaması sistemine göre skorlandı. İstatiksel analizde Mann Whitney U testi kullanıldı. Anlamlılık değeri p<0.05 kabul edildi. Bulgular: Visseral ve pariyetal periton yüzeylerine uygulanan hasarın histopatolojik incelemesinde oluşturulan hasarlanmanın şiddeti açısından her iki grubun homogen olduğu belirlendi (7,5[1:11] ve 8[7:11]; p=0.353). Makroskopik adezyon skorunun NAS uygulanan sıçanlarda kontrol grubuna oranla anlamlı derecede düşük olduğu saptandı (0[0:1] ve 2,5[1:3]; p=0.000). NAS grubundaki üç sıçanda Grade 1 adezyon saptanırken kalan yedi sıçanın hasarlanma alanında makroskopik adezyon gelişimine rastlanmadı (Grade 0). Buna karşılık, kontrol grubundaki tüm sıçanlarda makroskopik adezyon gelişimi gözlendi. Bunların bir tanesinde Grade 1, diğer dokuzu Grade 2 ve 3 şiddetindeki adezyonlardı. Sonuç: Sıçan modelinde intraperitoneal NAS uygulanmasının postoperatif adezyon gelişimini önlemede etkili olabileceği sonucuna varıldı. Purpose: Adhesions are abnormal fusions of two or more serosal surfaces after injury and seen approximately 90 % after abdominal surgery. 20 to 30 % of these may cause clinical significance. Although adhesions generally can be treated conservatively; worsening clinical course with recurrent surgeries, bowel resections, complicated enterocutaneus fistulas and peritonitis may lead to mortality of the patient. This study aims to search effects of N-Acetylcysteine which has previously proven to be antioxydant, anti-inflamatory and fibrinolitic on intrabdominal adhesions in experimental rat model. Material and Method: Twenty male Wistar-Albino rats weighing 250-350 gr were seperated into two groups. Surgery was performed under intramuscular 50 mg/kg Ketamine (Ketalar®, Pfizer) and 10 mg/kg Xylazine hidrochloride (Rompun® Bayer) general anesthesia. Under sterile conditions a 3-cm-median incision was used to reach abdominal cavity. Antimesenteric surface of ceacum and peritoneal surface nearby had been abraded by dry tamps until superficial pethecia developed. Intraperitoneal 1 ml 0.09% NaCl solution and intraperitoneal 300 mg/kg NAC (ASIST %10 3 ML 300 MG Hüsnü Arsan İlaçları A.Ş.) were administered to Group 1 and Group 2 respectively and incisions were closed with continious 3/0 silk sutures. All the rats were sacrified on postoperative day 7 with high doses of ether anesthesia. After sacrification abdomens were incised as before and macroscopic adhesion scoring (0-3) was assesed. If present, adhesions and related organs were excised. In case of absence of adhesions ceacum anterior wall and parietal periton (excluding skin) was excised for pathologic examination. Specimens were fixated in 10 % formaldehyde and waxed in parafine blocks. Three-mm sections were stained with hematoxylen-eosine and scored with histologic scoring system under light microscope. Mann-Whitney-U test was used for statistical analysis and p<0.05 value is accepted as significant. Findings: Histopathological evaluation revealed that both groups were homogeneous in terms of severity of peritoneal damage for visceral and parietal surfaces (7,5[1:11] ve 8[7:11]; p=0.353). Macroscopic adhesions scores were significantly lower in NAC group compared with control group (0[0:1] ve 2,5[1:3]; p=0.000). In NAC group three rats had grade 1 adhesion while remaining seven rats had no adhesion at all in peritoneal abrasion field (grade 0). On the other hand, all rats in control group had macroscopic peritoneal adhesions. One of them was grade 1 and remaining nine were grade 2 or 3 adhesions. Conclusion: Considering the results of this study intraperitoneal NAC may be useful in preventing postoperative abdominal adhesions.