Abstract:
Amaç: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) patogenezi büyük oranda bilinmemekle birlikte çok sayıda kaynaktan gelen kanıtlar birincil olarak dopaminerjik ve noradrenerjik sistemi işaret etmektedir. Bu çalışmanın amacı DEHB tanısı konulmuş olguların tedavi öncesi plazma dopamin (DA) ve noradrenalin (NA) düzeylerini saptamak ve bu düzeyleri sağlıklı kontrol grubundaki DA ve NA düzeyleriyle karşılaştırmaktır. Yöntem: Çalışmaya 6-12 yaş arasında 50 DEHB tanısı alan çocuk ve 50 sağlıklı kontrol çocuk alınmıştır. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğine başvuran ve öncesinde psikiyatrik ilaç tedavisi öyküsü olmayan DEHB tanısı alan olgular çalışmaya dahil edilmiştir. Bulgular: Bu çalışmada DEHB tanısı alan hastalarda plazma NA ve DA düzeyleri araştırılmış ancak DEHB tanısı alan hastalar ile sağlıklı kontroller arasında plazma NA düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamamış; olgu ve kontrol grubu arasında plazma DA düzeyleri açısından ise DEHB olgularında daha düşük plazma DA düzeyleri olacak şekilde sınırda anlamlı bir fark saptanmıştır. DEHB olgularında, plazma NA ve DA düzeyleri DEHB alt tipleri açısından karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Sonuç: DEHB'nin ortaya çıkmasına yol açabilecek nörobiyolojik nedenlerle ilgili kanıtlar, biliş ve hareketler üzerinde katekolaminerjik yolakların olası rolünü desteklemektedir. DEHB'de katekolaminerjik sistemin rolünün daha iyi anlaşılması, hem bozukluğu daha iyi kavramaya hem de bozukluğa yönelik tedavi rejimlerinin belirlenmesine yardımcı olabilir. Aim: Although little is known about the pathogenesis of Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD), many evidences from lots of resources suggest the primary involvement of dopaminergic and noradrenergic systems. The aim of this study is to determine the pretreatment levels of plasma dopamine (DA) and noradrenaline (NA) in cases diagnosed with ADHD and to compare these levels to the levels of DA and NA detected in healthy controls. Method: Fifty children diagnosed with ADHD and 50 healthy controls within age range 6-12 were recruited to the study. ADHD cases were recruited from ones who came for evaluation and treatment to Izmir Dokuz Eylul University Medical School Child and Adolescent Psychiatric Department and who had no previous use of psychotropic medication. Results: In this study, plasma NA and DA levels in patients diagnosed with ADHD were determined but no statistically significant difference was found regarding plazma NA levels between cases and healthy controls while a borderline statistically significant difference was found regarding plasma DA levels; as the group diagnosed with ADHD had lower plasma DA levels compared to the healthy control group. No statistically significant difference was found when NA and DA levels were compared regarding ADHD subtypes. Conclusion: A large body of evidence supports the neurobiological underpinnings of ADHD, demonstrating a dominant role for the catecholaminergic pathway regarding cognition and motion. Further research into the role of catecholaminergic systems may lead to a better understanding of this disorder and provide an opportunity to further refine treatment regimens.