Abstract:
Amaç: Hastaların kansere yükledikleri anlamlar ve hastalığı algılayış biçimleri kansere verilen yanıtı etkilemektedir. Kanserin evresi, tedavinin yan etkileri, ruhsal olgunluk, aile-arkadaş desteği, ekonomik durum gibi değişkenler bu etmenler arasında yer almaktadır. Özellikle depresyonun varlığı tedaviye uyumu bozarak hastanede kalış süresini ve tedavi masraflarını arttırmakta ve hastalığın gidişini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Çalışmamızın amaçları; birinci sonlanım noktamız yeni tanı akciğer kanseri hastalarda anksiyete ve depresyonun klinik seyir üzerine etkisini araştırmak oldu. İkincil sonlanım noktamız sosyodemografik verilerin ve bazı laboratuar değerlerinin klinik seyir üzerine etkisini araştırmak oldu. Yöntem: Çalışmaya Eylül 2010 ile Mart 2011 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi(DEÜTF) Göğüs Hastalıkları servisinde yatan 67 hasta alındı. Hastalara önce sosyodemografik verilerin olduğu, ardından da Hastane Anksiyete ve Depresyon Skorunun ölçüldüğü anket formları uygulandı. Karnofsky ve ECOG performans skorlamaları, hastalık türleri, hastalığın evresi, laboratuar değerleri( üre, kreatinin, LDH ve hemogram) kaydedildi. Bulgular: 6. ay sonunda almış olduğumuz 67 olgudan; 26(%42,62)'sının öldüğü saptandı. Depresyon varlığı ile sağ kalım süresi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Depresyon oranının 6. ayda artmış olması verilmiş olan tedavilerin yan etkileri, ağrı şiddetinin artmış olması veya hastanın ölüme yaklaşmış olduğu duygusuna bağlı olabileceği düşünüldü. Ağrısı olanlarda depresyon düzeyinin daha yüksek olduğu görüldü Sonuç: İnoperabl akciğer kanserli hastalarda sosyodemografik etkenlerin sağ kalım üzerine anlamlı etkisi olmadığı görüldü. Ağrısı olan hastalarda depresyon oranı daha yüksek bulundu ve ağrının sağ kalım süresini anlamlı düzeyde düşürdüğü gözlendi. Depresyon varlığı ile sağ kalım süreleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Aim: Perception and meaning of cancer by the patients affect the response to the disease. Stage of the cancer, side effects of the treatment, psychological maturity, economical status and support from friends and family are among these factors. In particular, the presence of depression increases the costs of treatment and treatment duration by adversely affecting the prognosis of disease. The first end-point aim in our study was to investigate the effects of the anxiety and depression on the clinical cases of the people with newly diagnosed lung cancer. Secondary end-point aim in our study was to investigate the effects of socio-demographic data and some laboratory results on clinical cases of the patients. Method: 67 patients admitted to Dokuz Eylul University Faculty of Medicine (DEÜTF), Pulmonary Diseases Department were surveyed between September 2010 and March 2011. Patients, firstly filled the forms including the socio-demographic data and then filled the forms testing Hospital Anxiety and Depression Score. Karnofsky and ECOG performance scores, types of disease, stage of disease, laboratory results (urea, creatinine, LDH, and complete blood count) were recorded. Results: After six months, 26 (%42,62) out of 67 patients died. As a result of the study, any correlation between the survival time and depression was not observed. It was thought that increased level of depression at the end of six months might be related to side effects of treatment, increased severity of pain or the feelings that she/he was close to death. Also, it was observed that those with pain had higher levels of depression. Conclusion: The socio-demographic factors do not have any significant effects on survival time in patients with inoperable lung cancer. Those with pain had higher levels of depression and pain significantly reduced the survival time. Finally, there was not observed any correlation between the survival time and depression.