Abstract:
Giriş ve Amaç: Memenin filloid tümörü ile radyolojik görüntüleme yöntemleriyle en sık karıştığı fibroadenomun tanısında ve birbirlerinden ayrımında MG ve US bulgularının gold standart olan histopatoloji ile karşılaştırılması, meme MR?ın bu klasik yöntemlere katkıları amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 2000-2013 yılları arasında Dokuz Eylül Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı?nda eksizyonel biyopsi uygulanan ve Patoloji Ana Bilim Dalı?nda fibroadenom ve filloid tümör tanısı alan, yaşları 13 ile 83 arasında değişen 142 olgu çalışmaya dahil edilmiştir. 142 olgudan 70 tanesi filloid tümör, 72 tanesi fibroadenom grubunu oluşturmuştur. Olgulardan 140 tanesi meme US, 103 tanesi MG ve 20 tanesi MR ile değerlendirilmiştir. Mammografi incelemeleri rutin inceleme protokolü olan kraniokaudal (CC) ve mediolateral-oblik (MLO) pozisyonlarda yapılmıştır. Gerekli hastalarda ek inceleme pozisyonlarına başvurulmuştur. Meme B-mod US incelemeleri Renkli Doppler US incelemeleri ile eş zamanlı olarak aynı cihaz ve prob ile gerçekleştirilmiştir. Renkli Doppler?de patolojik damarların sayısı, lezyon içerisinde ve çevresindeki yerleşimleri değerlendirilmiştir. Tüm hastaların meme MR incelemeleri 1,5 Tesla MR cihazı ile özel meme koili kullanılarak, SNR? yi arttırmak için SENSE Paralel görüntüleme?den yararlanılarak gerçekleştirilmiştir. Rutin MR parametreleri olarak tüm hastalardan TSE T1 ve T2 ağırlıklı yağ baskılamalı aksiyal, gradient eko T1 ağırlıklı aksiyal, kontrastlı dinamik T1 ağırlıklı aksiyal ve postkontrast T1 ağırlıklı aksiyal sekanslar uygulanmıştır. Tüm görüntüleme yöntemlerinde olgular BI-RADS ölçütlerine uyularak değerlendirilmiştir. Tüm görüntüleme yöntemlerinde kitlenin boyutu, lokalizasyonu, şekli, kenar özellikleri, sınır özellikleri, ekojenitesi, dansitesi, iç yapısı, vaskülaritesi, yapısal distorsiyon ve kalsifikasyon olup olmadığı, meme parankim paterni ve eşlik edebilecek aksiller lenfadenoatiler incelenmiştir. MR incelemesinde bunlara ek olarak lezyonların dinamik kontrastlanma özellikleri ve zaman-sinyal intensite eğrileri değerlendirildi. Filloid tümör ve fibroadenom grubu BI-RADS ölçütlerine göre nonparametrik test olan ki-kare testi ile karşılaştırıldı. Radyolojik yöntemlerin lezyon boyutu değerlendirmedeki uyumu Pearson korelasyon testi ile değerlendirildi. P < 0.05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Fibroadenom olgularının yaş ortalaması 43.0, filloid tümörün yaş ortalaması 36.6 olarak saptandı. Lezyon yerleşimi her iki tümör grubunda da sağ ÜDK idi. MG ve US?da lezyon şekli fibroadenom grubunda oval, filloid tümör grubunda lobuler olarak değerlendirildi (p < 0.05). Kenar özellikleri hem MG?de hem US?da fibroadenom olgularında keskin iken, filloid tümör olgularında mikrolobule idi (p < 0.001). US eko yapısı fibroadenom grubunda homojen hipoekoik, filloid tümör olgularında kistik değişiklikler ve heterojenite nedeniyle kompleks olarak değerlendirildi (p < 0.001). Lezyon boyutu fibroadenom grubunda 0-2 cm. aralığında yer alırken, filloid tümör grubu daha büyük olup 3-4 cm. aralığında yer aldı (p<0.001). Renkli Doppler US ile fibroadenom grubunda hipovaskülerite, filloid tümör olgularında ise hipervaskülerite saptandı (p < 0.001) BI-RADS ölçütlerine göre yapılan sınıflama sonucu fibroadenom grubunda BI-RADS 3, filloid tümör grubunda BI-RADS 4 idi (p< 0.001). MR ile değerlendirilen olgu sayısı az olduğu için iki grup arasında anlamlı çıkan farklılık izlenmedi. SONUÇ: Sonuç olarak, kadın popülasyonunda çok sık karşılaşılan fibroadenomun tanısının ve filloid tümörle ayrımının yapılabilmesinde MG, US ve MR oldukça yararlı olmakta ve filloid tümör olgularının vakit kaybetmeden cerraha yönlendirilmesinde önemli katkılar sağlamaktadır. Purpose: The objective of this study is to compare MG and US results with histopathology, which is the gold standard, in diagnosing phyllodes breast tumor and fibroadenoma that is confused with phyllodes tumor by radiological imaging methods and in differentiating these two kinds of tumor, and to show the contribution of breast MR to these classic methods. Materials and Methods: 142 cases aged between 13 and 83 who have got excisional biopsy at the Department of Surgery of Dokuz Eylul University and have been diagnosed with fibroadenoma and phyllodes tumor at the Department of Pathology between the years of 2000 and 2013 have been included in this study. Out of 142 cases there have been 70 cases with phyllodes tumor and 72 cases with fibroadenoma. 140 cases have been evaluated with breast US, 103 cases have been evaluated with MG and 20 cases have been evaluated with MR. Mammography examinations have been done in cranio-caudal (CC) and mediolateral-oblique (MLO) positions which are the protocol for routine examination. Additional examination positions have been applied to the patients who make it necessary. B-mode US examinations have been simultaneously done with the same device and probe in concurrence with Color Doppler US examinations. The number of veins and the location of them within lesion and around lesion have been pathologically evaluated with Color Doppler. All patients? breast MR examinations have been done with the device of 1,5 Tesla MR and SENSE Parallel imaging by using breast coil in order to increase SNR. All patients have underwent axial TSE T1 and T2-weighted with fat suppression, T1-weighted Gradient Eco, dynamic contrast-enhanced T1-weighted axial and pos contrast T1-weighted axial sequences as routine MR parameters. The cases have been evaluated in accordance with BI-RADS measure in all imaging methods. In addition to evaluation of the mass for size, location, shape, margin and border characteristics, echogenicity, density, internal structure and vascularity, breast parenchyma pattern and axials and lymphadenopathy accompanying the mass have been examined in all imaging methods and it has been investigated whether the mass has a structural distortion and calcification as well. Additionally, dynamic contrast characteristics and time-signal intensity curves of the lesions have been evaluated. Chi square test, which is a non parametic test according to the BI-RADS measure, has been applied to the groups of phyllodes tumor and fibroadenoma. The consistency of the radiologic methods with evaluating the size of the lesions has been examined with Pearson correlation test. P<0.05 values have been accepted statistically meaningful. Results: It was determined that the average age of fibroadenoma cases was 43.00 and the average age of phyllodes tumor cases was 36.6. The location of the lesion was upper outer quadrant of the breast on the right side in these two tumor groups. In MG and US the shape of the lesion was oval in fibroadenoma group and it was lobular in phyllodes tumor group (p<0.05). In MG and US margin characteristics of the mass was sharp in fibroadenoma cases while it was microlobular in phyllodes tumor cases (p<0.001). It was evaluated that US eco structures were homogenous hypoechoic in fibroadenoma group while they were complex due to cystic changes and heterogenity (p<0.001). The size of the lesion was between 0 and 2 cm in fibroadenoma group while it was between 3 and 4 cm in phyllodes tumor group (p<0.001). Thanks to Color Doppler US, hypovascularity in fibroadenoma group and hypervascularity in phyllodes tumor cases were detected (p<0.001). As a result of the categorization made according to BI-RADS measure, BI-RADS were 3 in fibroadenoma group and BI-RADS were 4 in phyllodes tumor group (p<0.001). No difference between these two groups was detected due to small number of cases evaluated with MR. Conclusions: Preoperative MG, US and MR have made significant contributions to diagnosis of fibroadenoma and phyllodes tumor cases which are radiologically confused with each other and whose treatment methods are completely different and to differentiation of these two kinds of tumor.