Abstract:
Amaç ve Hipotez: Bu çalışmada, antidepresan (AD) tedavi altında manik, karma veya hipomanik kayma geliştiren hastaların (MK) kayma sonrası klinik gidiş özellikleri, bugünkü yaşam kaliteleri ve bilişsel işlevlerinin; iki uçlu duygudurum bozukluğu (İDDB) ve major depresif bozukluk, yineleyici tip (YMDB) tanılı hastalarla karşılaştırılarak; ne gibi farklılıklar gösterdiklerinin saptanması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya, MK grubuna (s=41), İDDB grubuna (s=54) ve YMDB grubuna (s=38), olmak üzere toplam 133 hasta alındı. Kayma, AD tedavisine başlanmasından ya da doz artımından sonraki 6-8 hafta içerisinde mani, karma veya hipomani belirtileri gelişmesi olarak tanımlandı. Hastaların tümüyle SCID-I görüşmesi yapıldı. Hastaların tıbbi bilgilerini içeren tüm dosya ve diğer belgeleri incelendi, gerekli durumlarda aile bireyleriyle de görüşme yapılarak tanıları doğrulandı. Hastaların yaşam kalitelerini değerlendirmek amacıyla, özbildirime dayalı Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Formu (WHOQOL-Bref) kullanıldı.Çalışmaya alınan hastalar arasından belirli ölçütleri karşılayanlara; dikkat, bellek, yürütücü işlevleri olçen bir dizi nörobilişsel test (NBT) uygulandı.Sosyodemografik ve klinik veriler, WHOQOL-Bref ve NBT puanları; ANOVA, ki-kare, t-testi ve eşleştirilmiş t-testi ile değerlendirildi.WHOQOL-Bref ve NBT puanlarının karşılaştırılmasında, karıştırıcı faktörlerin etkilerinin dışlanması amacıyla regresyon analizi uygulandı. Bulgular: İDDB grubunda, ilk psikiyatrik belirtilerin başlangıç yaşı ortalaması (25.15±7.37) istatistiksel olarak farklılık göstermese de hem MK grubundan (29.39±10.37) hem de YMDB grubundan (28.13±7.64) daha düşüktü (p=0.061). MK grubu hastalarının, MK sırasında en sık SSRI kullandıkları saptandı.Bunu, ikili etkili AD'lar izliyordu. MK grubundan 21 kişinin (%48.8) kayma sonrası spontan mani, hipomani veya karma dönemi olduğu ve MK grubunun, kayma öncesi daha sık duygudurum (DD) dönemi yaşadığı saptandı (p=0.009). İDDB grubunun (7.89±5.33), MK (5.54±3.98) ve YMDB gruplarına (3.13±1.66) göre; MK grubunun, YMDB grubuna göre; yaşam boyu toplam DD dönem sayıları daha fazlaydı (p<0.001).İDDB (0.79±0.50) ve MK (0.76±0.63) grubunun, yaşam boyu DD dönem sıklıkları birbirine benzerdi. YMDB grubu (0.37±0.26), her iki gruba kıyasla daha az sıklıkta DD dönemi geçiriyordu (p<0.001). İDDB grubunun, ortalama depresif dönem sayısı ve depresif dönemle geçirdikleri süre MK grubu ve YMDB grubuna göre anlamlı olarak daha düşük bulunurken (sırasıyla; p=0.025, p=0.038; p=0.002, p<0.001); MK ve YMDB gruplarının depresif dönem sayısı ve depresif dönemle geçirdikleri süre birbirine benzerdi.İDDB grubunda (%83.3) hastaneye yatış oranı, hem MK (%68.3) hem de YMDB grubundan (%36.8); MK grubunda yatış oranı da YMDB grubundan anlamlı olarak daha yüksekti (p<0.001). MK ve İDDB gruplarında DD dengeleyici ve antipsikotik kullanımlarının benzer olduğu ancak AD kullanımından kaçınıldığı görüldü.İDDB grubunun hem fizik hem de psikolojik WHOQOL-Bref puan ortalamaları, YMDB grubuna göre anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla; p=0.007, p<0.001).MK grubunun kategori akıcılık testi toplam kelime sayısı (23.58±4.48), İDDB grubuna (19.77±4.33) göre anlamlı olarak daha yüksekti (p=0.021). Sonuç: Antidepresan tedavi altındayken görülen manik, karma veya hipomanik kayma durumu tek uçlu ve iki uçlu bozukluk arasında bir geçişi yansıtıyor gibi gözükmektedir. MK yaşayan hastaların klinik özelliklerine dayanılarak, bu hastaların İDDB'na yönelik tedavi almalarına rağmen, kayma sonrası tekrarlayan spontan mani, karma ya da hipomanik dönemlerinin olduğu görülmektedir. Hastalığın seyrinin, herhangibir AD tedavinin basit bir yan etkisinden ziyade genetik bir yatkınlığın sonucu olması daha olasıdır.Depresif dönemleri uzun süren ve sık tekrarlayan tek uçlu depresyon tanılı hastalara odaklanan ileriye dönük özellikteki çalışmalar, kayma fenomeninin etyopatogenezi ve klinik özelliklerini açıklığa kavuşturacaktır. Objective: The objective of this study is to compare patients experiencing manic, mixed or hypomanic switch under antidepressant medication (S) with patients with the bipolar affective disorder(BD) and major depressive disorder, recurrent type(unipolar depression=UD) with regard to course of illness, current quality of life and neurocognitive functions. Method:One hundred and thirty three patients with either manic switch (S; n=41), or BD (n=54), or UD (n=38)were included in the study. Switching was defined as manic, mixed and hypomanic symptoms that occurred within the first 6-8 weeks of treatment with an antidepressant medication or the dosage increase. Diagnosis was confirmed withSCID-I interview in all participants. Medical charts and all other related documents of the patients were reviewed for an accurate psychiatric history. The World HealthOrganization Quality of LifeQuestionnaire-ShortForm (WHOQOL-BREF) was usedfor evaluation of quality of life. A Neurocognitive test battery (NT) was used to measure attention, memory and executive functionsin patients were eligible for testing. The socio-demographicand clinical data, WHOQOL-Bref and NTscores were evaluated byANOVA, chi-square, t-test and paired t-test.Regression analysis was performedin order toexcludethe effects ofconfounding factors in the comparison of WHOQOL-Bref and NTscores. Results:In the BD group, the average onset age of the first pyschiatric symptoms (25.15±7.37 years) was lower than both the S group (29.39±10.37 years) and the UDgroup (28.13±7.64 years). However the difference was statistically non-significant(p=0.061). Specific serotonin reuptake inhibitors (SSRIs) were the most frequently used antidepressants followed by the antidepressants with dual neurotransmitter effect in the switchers at the time of the manic switch. Twenty one patients from the S group (48.8%) had spontaneous manic,hypomanic and mixed episodes after switching and the S group also had significantly more frequent mood episodes before switchingcompared to after switching (p=0.009).The BD group had more total number of lifetime mood episodes (7.89±5.33) than both the S (5.54±3.98) and the UD groups (3.13±1.66). The total number of lifetime mood episodes in the S group was significantly higher than that of the than the UD group (p<0.001). The BD (0.79±0.50) and S groups (0.76±0.63) were similar in frequency of lifetime mood episodes whereas the UD patients experienced less frequent mood episodes (0.37±0.26)compared tothe other two groups (p<0.001). The mean total number ofdepressive episodesandthe time spent in depressiveepisodes were significantlylower in the BDgroup compared toboth S and UD groups(p=0.025, p=0.038; p=0.002, p<0.001, respectively). The mean total number ofdepressive episodesand the time spent in depressiveepisodes were similar in S and UD patients.In the BD group the rate of hospitalization (83.3%) was significantly higher than both the S (68.3%) and the UD (36.8%) groups. Similarly,the S group had higher rate of hospitalization than the UD group (p<0.001). The S and BD groups, had similar rates of mood stabilizer and antipsychotic use. In both groups, antidepressant use was limited in contrast to the UD group. Both physical and psychological mean scores of WHOQOL-Bref in the BD group were significantly higherthan the UD group (p=0.007, p<0.001, respectively). The totalnumber of words in categoryfluencytest was significantlyhigher inthe S group (23.58±4.48), compared to that of the BDgroup (19.77±4.33) (p=0.021). Conclusion:Switching to mania/hypomania during the course of an antidepressant treatment seems to be a transition phenomenon between unipolar and bipolar disorders. Based on the clinical features of the switchers, characterized by spontaneous manic/hypomanic recurrences after the first switching despite antibipolar treatment, the course of illness is more likely to be a consequence of a genetic liability rather than being a simple adverse effect of any specific antidepressant medication.Further prospective studies focusing on those UD patients who experience frequent and long lasting depressive episodes may elucidate the clinical features and the pathogenesis of the switching phenomenon.