Abstract:
Aristo'dan bu yana felsefe, mantık ve dilbilim alanlarında tartışılan yüklemlemenin, 'kurucularının anlamlarını, yüklemin anlam özellikleri arasından seçilen anlamlarla birleştirerek yeni anlamlar üreten bir süreç' olduğu tanımından yola çıkan çalışmamız, 'Türkçede eylemlerle yapılan yüklemlemenin edimbilimsel, anlambilimsel ve biçim-sözdizimsel etmenlerin etkisinde değişik yapılanmalar sergileyen süreç olarak gerçekleştiği' temel varsayımımızı sınamak için 'Türkçede yüklemleme nasıl biçimlenmektedir?' ve 'Türkçede yüklemlemenin biçimlenmesinde edimbilim ve anlambilimle biçim-sözdizim arasındaki etkileşim nasıl kodlanmaktadır?' sorularına yanıt aramıştır. Bu araştırma sorularını yanıtlayabilmek için artzamanlı ve eşzamanlı bütünceler oluşturulmuş ve kuramsal çerçeve olarak seçtiğimiz İşlevsel Söylem Dilbilgisi çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmamızda, Türkçede yüklemlemenin nasıl biçimlendiği ele alındıktan sonra, bu biçimlenmenin etkisinde olduğunu varsaydığımız edimbilimsel, anlambilimsel ve biçim-sözdizimsel etmenlerin nasıl bir etkileşim sergilediği araştırılmıştır. İşlevsel Söylem Dilbilgisi kullanılarak yapılan çözümlemeler sonucunda birinci soru, Olay Durum'larına ilişkin bilginin saklanmasını ve düzenlenmesini sağlayan 'Yüklemleme Çerçeveleri' bağlamında yanıtlanmıştır. Çözümlemeler, Türkçede geçişli yüklemleme çerçevelerinin sergiledikleri yapılanmaları ortaya koymuş ve bunların hangi etmenlerden etkilendiklerini belirlemiştir. İkinci sorunun yanıtlanabilmesi için yüklemleme çerçevelerinin üye konumlarında yer alan dilsel birimlerin nasıl kodlandıkları incelenmiştir. Çözümlemeler sonucunda elde edilen bulgular, konuşucuların, mevcut söylem bağlamındaki edimbilimsel bilgideki en önemli / belirgin / yeni bilgiyi boş-artgönderimle kodlamak yerine, sıklıkla tam AÖ'leri ve Adıllarla kodladıklarını yani yüklemlemeyi oluştururken bağlamsal bilgiye eriştiklerini ortaya koymaktadır. İki araştırma sorusunun yanıtları birleştirildiğinde çalışmamız, konuşucuların ilk olarak, biliş-çıkışlı bilgiyi kullanarak belli bir yüklemleme çerçevesini seçtiklerini, daha sonra bu yüklemlemeyi ve katılımcıları kodlamak için gereken dilsel ve sözlüksel birimleri, yani veri-çıkışlı bilgiyi kodladıklarını ileri sürmektedir. Bu süreçte Olay Durumuna uygun yüklemleme çerçevesinin seçilmesinde durumsal bilgi, yüklemlemenin ve katılımcıların kodlanmasındaysa bağlamsal bilgi etkindir. This study sets forth from the definiton of predication as 'the process creating new meanings by combining the meaning of the argument with selected aspects of the meaning of the predicate', which has been a matter for discussion in philosophy, logic and linguistics since Aristoteles, seeks anwers to questions 'How is the predication in Turkish formed?' and 'How is the interaction between pragmatics, semantics and morphosyntax coded?' in order to test the basic hypothesis designated as 'verbal predication in Turkish is realised as a process that displays various constructions under the influence of the pragmatic, semantic and morphosyntactic factors'. To answer these research questions, both diachronic and synchronic corpuses were built and analysed in the theoretical framework of Functional Discourse Grammar. After discussing the question of how the predication in Turkish is formed, the study investigates what kind of an interaction the pragmatic, semantic and morphosyntactic factors exhibit. As the result of the analyses conducted using Functional Discourse Grammar, the first question is answered in terms of "Predication Frames" which provide ways to keep and organise the information corresponding to the State-of-Affairs. The analyses exhibit the structures presented by the transitive predications in Turkish and define the factors that affect these structures. In order to answer the second question, how the participants in argument positions in the predication frames are coded is examined. The findings show that speakers prefer coding the important / salient / new information with full NP's or Pronouns instead of zero anaphora, in other words, speakers access the contextual information while forming predications. When the anwers of the two research questions are combined, this study asserts that speakers choose a certain predication frame using the top-down information first, and then they code the linguistic and lexical items to code the participants, namely they use the bottom-up information. In the process of selecting the predication frame appropriate for the State-of-Affairs the situational information is operative; whereas in the coding of the participants the contextual information is operative.