Abstract:
Esaslı unsur doktrininin kökenini Amerikan rekabet hukuku oluşturmaktadır. Bu hukuki kuramın uygulanması sonucu hakim teşebbüse/tekel teşebbüse anlaşma yapma yükümlülüğü getirilmektedir. Başta çok taraflı eylemler açısından uygulama alanı bulan esaslı unsur doktrini daha sonra tek taraflı eylemler çerçevesinde gelişme göstermiştir. Esaslı unsur doktrini, hakim/tekel teşebbüse sahibi olduğu veya kontrol ettiği ve rakipleri için vazgeçilmezlik nitelikte olan iktisadi varlığın kullandırılması koşullarını tespit eden hukuki kuramdır. Topluluk ve Amerikan hukuku ile Türk hukukunda esaslı unsur doktrininin uygulanması anlaşma yapmayı reddetmeye ilişkin tek taraflı davranışlar kapsamında mümkündür. Bu tür davranışlar dışlayıcı nitelik taşımaktadır. Bu yüzden bu davranışlar Topluluk ve Türk hukuku bakımından hakim durumun kötüye kullanılmasını; Amerikan hukuku açısından tekelleşme/tekelleşmeye teşebbüs suçunu oluşturmaktadır. Esaslı unsur doktrininin uygulanması sonucu getirilen anlaşma yapma yükümlülüğü, sözleşme özgürlüğüne istisna getirmektedir. Dolayısıyla bu doktrinin uygulanması için gerekli olan koşulları tespit etmek önem arz etmektedir. Bu konuda görev, mahkemelere ve teorisyenlere düşmektedir. Esaslı unsur doktrini fiziki varlıklar dışında fikri ürünler açısından da uygulama alanı bulabilir. Fikri mülkiyet hakları sahibine doğrudan hakim durum bahşetmez. Hakim durum, ilgili pazardaki koşullar dikkate alınmak suretiyle tespit edilir. Hakim teşebbüse getirilebilecek zorunlu lisans, fikri mülkiyet hukuku ile rekabet hukuku arasında ihtilafa neden olabilir. Bu doğrultuda, her iki hukuk alanındaki menfaatleri dengelemek kaydıyla sonuca ulaşılmaktadır. Anlaşma yapmayı ret ve fikri mülkiyet hukuku açısından lisans vermeyi ret suretiyle hakim durumun kötüye kullanılması kamu ve özel hukuk bakımından sonuçlar doğurmaktadır. Kamu hukuku alanındaki yaptırımlar, davranışa ilişkin yaptırımlar, yapısal yaptırımlar ve idari para cezalarından oluşmaktadır. Bu konuda yetkili kurum Topluluk hukukunda Komisyon, Türk hukukunda Rekabet Kuruludur. Özel hukuk açısından ise hakim teşebbüs tazminat sorumluluğuna tabi tutulmaktadır. The essential facility doctrine has US origins. When this legal theory is applied then making a compulsory dealing by the dominant firm/monopoly takes place. At the beginning the essential facility doctrine was applied in the common actions. Then it started to get concerned with unilateral actions. This doctrine determines under which conditions a dominant firm/monopoly is obliged to deal with its competitiors. The application of the doctrine is possible when there occurs unilateral refusals to deal in EC, US and Turkish competition law. These kinds of refusals are exclusionary. Therefore these conducts constitute "abuse of dominant positon" and in US law "monopolization/attempt to monopolize". Compulsory dealing is an exception to freedom of contract. For this reason to determine the conditions for the doctrine to be applied is highly important. Scholars and courts should find out these conditions. The essential facility doctrine is applicable to intangible assets as well as physical assets. Mere ownership of an intellectual property right does not confer a dominant position upon its owner. Dominant position is determined according to the conditions of the relevant market. Compulsory licencing gives rise to a conflict between IP law and competition law. To solve this tension benefits of these two branches of law should be balanced. Refusals to deal as well as refusals to license by the dominant firm has got its remedies in public and private law. Remedies in public law could be behavioural and structural and also there is a remedy called fines. In EC competition law the Commission has the legal power to impose these remedies. In Turkish competition law Competition Board has this power. In private law dominant firms which abuse their market power have the liability for compensation.