Bu çalışmanın amacı, AB ile yeni üye olan on iki ülkenin mali işbirliği politikalarının ortaya çıkış ve gelişimini, Avrupa Birliği mali işbirliği ve dayanışma politikalarının çerçevesinde incelemek ve bu bağlamda Türkiye'nin günümüze kadar almış olduğu mali yardımları, dönemler itibariyle, içinde bulunduğu ülke grupları karşısında değerlendirmektir. Bu kapsamda, özellikle yeni üye ülkeler ile Türkiye'nin mali yardımlardan ne şekilde yararlandıkları ve yararlanmakta oldukları karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirme konusu yapılmaktadır. Tarih boyunca kurulmuş olan çeşitli birlikler, üyeler arasında karşılıklı çıkarları dengeleyemedikleri için başarılı olamamışlardır. Doğal olarak ekonomik birlikler, birliği oluşturan üyelerin bazılarına diğerlerinden daha fazla yarar sağlar hatta bazılarına zarar bile verebilir. Bu durumda çıkar oluşturan etkilerin tanımlanabilmesi, ölçülebilmesi ve bir telafi mekanizması vasıtasıyla çıkar dengesinin sağlanabilmesi, üyeleri bir arada tutarak birliğin sürekliliğini korumak için zorunlu olmaktadır. Birbirinden çok farklı gelişmişlik düzeyindeki ülkeleri bir arada tutmayı sağlayabildiği için uzun süredir birlikteliğini sürdürebilen AB, tarihin en başarılı ekonomik birlik örneğini oluşturmaktadır. AB'nin ekonomik birlik yönünü oluşturan AET, bu açıdan ele alınınca, gümrük birliği ile bunun gereği olan ortak ticaret politikası ve telafi mekanizması işlevini yerine getiren geniş bir ortak çıkar ve dayanışma sisteminden oluşmaktadır. AB'ye bakıldığı zaman kuzeyin gelişmiş ülkeleri ile güneyin az gelişmiş ülkeleri olan Yunanistan, İspanya ve Portekiz arasındaki sanayileşme farkı hemen görülmektedir. Söz konusu farkın sonucu olarak anılan ülkelerin Topluluğa karşı büyük ticari açıklar vermeleri kaçınılmaz olmuştur. Yalnız başına böyle bir ticari ilişki, gelişmişleri daha fazla geliştiren ve az gelişmişleri daha geriye götüren bir süreç oluşturur. Bu döngüyü kırmak üzere Topluluk çeşitli telafi ve dayanışma mekanizmaları geliştirmiştir. Bunların başında Avrupa Yatırım Bankası ve AB bütçesi gelmektedir. AB'de telafi mekanizması, ticarette dezavantajlı ülkelere doğrudan kaynak aktarmayı öngörmemekte, bunun yerine bir dayanışma anlayışı içinde gelişme ve refahı bütün Topluluk coğrafi alanına yaymayı esas almaktadır.
ÖZET Avrupa Birliğine Yeni Üye Ülkeler İle Türkiyenin Mali İş Birliği Politikaları Karşısındaki Durumu Zümrüt Arpaz Başer Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı Avrupa Birliği Programı Bu çalışmanın amacı, AB ile yeni üye olan on iki ülkenin mali işbirliği politikalarının ortaya çıkış ve gelişimini, Avrupa Birliği mali işbirliği ve dayanışma politikalarının çerçevesinde incelemek ve bu bağlamda Türkiye'nin günümüze kadar almış olduğu mali yardımları, dönemler itibariyle, içinde bulunduğu ülke grupları karşısında değerlendirmektir. Bu kapsamda, özellikle yeni üye ülkeler ile Türkiye'nin mali yardımlardan ne şekilde yararlandıkları ve yararlanmakta oldukları karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirme konusu yapılmaktadır. Tarih boyunca kurulmuş olan çeşitli birlikler, üyeler arasında karşılıklı çıkarları dengeleyemedikleri için başarılı olamamışlardır. Doğal olarak ekonomik birlikler, birliği oluşturan üyelerin bazılarına diğerlerinden daha fazla yarar sağlar hatta bazılarına zarar bile verebilir. Bu durumda çıkar oluşturan etkilerin tanımlanabilmesi, ölçülebilmesi ve bir telafi mekanizması vasıtasıyla çıkar dengesinin sağlanabilmesi, üyeleri bir arada tutarak birliğin sürekliliğini korumak için zorunlu olmaktadır. Birbirinden çok farklı gelişmişlik düzeyindeki ülkeleri bir arada tutmayı sağlayabildiği için uzun süredir birlikteliğini sürdürebilen AB, tarihin en başarılı ekonomik birlik örneğini oluşturmaktadır. AB'nin ekonomik birlik yönünü oluşturan AET, bu açıdan ele alınınca, gümrük birliği ile bunun gereği olan ortak ticaret politikası ve telafi mekanizması işlevini yerine getiren geniş bir ortak çıkar ve dayanışma sisteminden oluşmaktadır. AB'ye bakıldığı zaman kuzeyin gelişmiş ülkeleri ile güneyin az gelişmiş ülkeleri olan Yunanistan, İspanya ve Portekiz arasındaki sanayileşme farkı hemen görülmektedir. Söz konusu farkın sonucu olarak anılan ülkelerin Topluluğa karşı büyük ticari açıklar vermeleri kaçınılmaz olmuştur. Yalnız başına böyle bir ticari ilişki, gelişmişleri daha fazla geliştiren ve az gelişmişleri daha geriye götüren bir süreç oluşturur. Bu döngüyü kırmak üzere Topluluk çeşitli telafi ve dayanışma mekanizmaları geliştirmiştir. Bunların başında Avrupa Yatırım Bankası ve AB bütçesi gelmektedir. AB'de telafi mekanizması, ticarette dezavantajlı ülkelere doğrudan kaynak aktarmayı öngörmemekte, bunun yerine bir dayanışma anlayışı içinde gelişme ve refahı bütün Topluluk coğrafi alanına yaymayı esas almaktadır.