Abstract:
Akropoller Hellenistik ve Roma Dönemleri boyunca, bağımsızlık ve saygınlık sembolü olarak kentlerin en önemli unsurlarındandı. Çevreye hakim yüksek bir tepe üzerinde oluşturulan akropollerin etrafları surlarla çevrilmiş olup hem gerektiğinde halka güvenli bir sığınak görevi üstlenmekte hem de kente gelen yolları gözlemleme imkanı sağlamaktaydı. Ayrıca akropollerde kentin koruyucu ve baş tanrılarına adanmış çeşitli kült yapıları da yer almaktaydı. Hellenistik Dönemde Pagos Tepesi üzerinde ve eteklerinde kurulan yeni Smyrna kentinin akropolü günümüzde Kadifekale olarak adlandırılan tepenin zirvesini kapsamaktaydı. Bazı Antik kaynaklar kentin kurucusu olarak B. İskender?i göstermekte diğerleri ise İskender?le beraber Diadokları Antigonos Monophtalmos ve Lysimakhos?unda katkılarına değinmektedir. Antik kaynakların yanında son dönem arkeolojik kazılarında elde edilen verilerde B. İskender?in seferinin hemen sonrasındaki dönemde Pagos?da bir akropol kalesi oluşturulduğunu göstermektedir. Roma dönemi boyunca kullanıma devam edildiği ve içerisinde çeşitli kamu yapıları da barındırdığı öngörülen akropol, Bizans dönemi süresince ise kentin savunulmasında önemli bir yapı olarak birçok kez yenilenmiştir ve son şeklini alması 13. yy. kadar uzanmıştır. Aydınoğlu beyliğiyle başlayan Türk döneminden sonra özellikle F. S. Mehmet döneminde yapılan eklemelerle kullanımına devam edilen yapı önemini 17. yüzyıl sonlarına kadar korumuştur. Ayrıca Orta/Geç Bizans döneminde inşa edilmiş bir yer altı sarnıcı ve farklı evrelerden kalma bazı bölümleri ayakta olan Kale Mescidi, Kadifekale içerisindeki sivil yapılar olarak günümüzde yer almaktadır.Tezin ana konusu içerisinde öncelikle Smyrna Akropolü/Kadifekale?nin en fazla kalıntı ve farklı evre ile temsil edilen savunma yapıları ele alınmıştır. Yazınsal kaynaklar, mimari kalıntılar ve arkeolojik buluntuların ayrı ayrı değerlendirilmesiyle elde edilen veriler sayesinde yapı evrelerinin genel olarak anlaşılması sağlamış ve mevcut kalıntıların birbirleriyle olan aidiyetliklerine ışık tutulmuştur. Acropoleis were one of the most important factors of the cities during Hellenistic and Roman periods as sign of independence and a source of reputation. Built on top of hills and surrounded by city walls acropoleis offered protection for the people in times of need and at the same time served aswatch towers for the roads coming to the city. Different cult buildings dedicated to the protecting gods and goddesses of the city were also found on the acropoleis. Acropolis of Smyrna was built on Mound Pagos and outskirts, today called Kadifekale, in Hellenistic Period. While some ancient sources point to Aleksandros III as the founder of the new city others also mention the Diadochi, Antigonos Monopthalmos and Lysimakhos? contributions. Recent archaeological findings indicate that a citadel on Pagos was built right after Aleksandros III?s Asian campaign. It is thought that acropolis of Smyrna, used throughout the Roman Period and housed various public buildings, has been restored many times in Byzantine Period as important factor in the defense of the city and took its final form in 13th century. Acropolis has been an important part of the city until the end of the 17th century and many additions has been made to the buildings during the Turkish Period of the city starting with Aydinids and especially during the reign of Mehmed II (Sultan Mehmed the Conqueror). A cistern built in Middle/Late Byzantine Period and a mosque is the remaining civil buildings on Kadifekale today.This thesis focuses on the defensive buildings on the Acropolis of Smyrna/Kadifekale which has the most numerous remains from different periods. Studying written sources, archaeological remains and findings from the excavations enables us to understand the construction phases and the relation between the various remains on Kadifekale.